Ana Sayfa Yazarlar 27.07.2021 664 Görüntüleme
Temel AŞAR

Hayat ne uzun ne kısa sadece yaşadığın gün kadardır.

Şayet Doğru ise Adres Huzurevi!..

Cumartesi günü çok değer verdiğim bir ağabeyim huzurevine bir yakınını ziyarete gittiğini fakat duyduklarına inanmak istemediğini söylerken “Temel bunları dinlerken klanım dondu” acaba doğru mu diye bana sordu.. Bende ”Bunları Biliyormusunuz” köşemde “Huzurevinde Huzur Olmadığı iddialarının konuşulmaya başlandığını” sordum..

Ben Huzurevinden yazıma karşılık beklerken yine bizlerin içinden söylemlerine değer verdiğim bir dostum yazımı okuduğunu ancak durumun çok daha vahim olduğunu söylemesi üzerine bana huzurevinde kalan o amcanın söylediklerini anlatmaya başladı.

İşte bana anlatılanlar…

Huzurevinde kalıyormuş, yaşı almış başını… Envai çeşit hastalığı varmış, anlata anlata, öve öve bitiremiyor hastalıklarını. Böyleyiz biz, hastalıklarımızla, marazlı yanlarınızla gurur duyarız, pek bir övünürüz.

İnsan yaşlandıkça çevresinin ona bakışı da farklılaşıyor, bu net! Mesela seksenini aşmış birini, çimenlere sırtüstü yatmış ve öyle hareketsiz, dakikalarca kaldığını görseniz aklınıza ilk ne gelir?

Önce 112’yi aramak..

Evet aynen öyle;

Oysa aynı şeyi gençlikte yapsa ve değil dakikalarca, saatlerce yatsa o şekilde kimsemin aklına 112’yi aramak gelmez.

Yaşlılık insanların size karşı temkinli olmasına en meşru sebeptir.

Girizgâhı bu kadar uzun tuttum keza yaşı başından aşmış huzurevi sakininin anlattıkları onun sanrıları ya da bir parça saptırmaları da olabilir. Ancak anlattıklarını aktarmamak da başkaca bir vebaldi… Ben anlatayım da küçücük de olsa gerçek olma ihtimalinin üzerine gidilir belki.

Temizlik başta olmak üzere orta işlerini yapmakla görevliler, bu yaşlı insanları azarlayıp tehdit ediyormuş ve bu artık rutin hâline gelmiş.

Örneğin;

“bana şunu verir misiniz? “ derse bir yaşlı, alacağı cevap;

“Kalk kendin al. Sen kendini ne sanıyorsun! Ben memurum, kendi anama babama bile hizmet etmemişim, sana mı edeceğim” şeklinde olabiliyormuş.

Şayet doğruysa, şayet şu durumun emaresi dahi varsa eşiğinden bacasına tüm görevliler için inceleme başlatılmalı ve huzurevindeki o yaşlı insanlar tek tek dinlenmeli.

Yemekler çok kötüymüş mesela. İcabında üç, dört gün aynı tabldot çıkıyormuş. Oysa bu insanların çok iyi beslenmeleri gerekiyor. Şayet doğruysa, şayet geçmişimizin resmi bu insanların kursağı üzerinden bir ihmal yapılıyorsa, bunun sonuçları ve bedeli çok ağır olmalı.

Bu türden toplu yaşanan yerlerde kurallar vardır, bu da gayet normaldir. Kurallara uymayanlara keyfi cezalar veriliyormuş mesela. Temizlik yaptırmak, çamaşır yıkatmak gibi… Şayet bu doğruysa, elinizi vicdanınıza koyun ve kendi atalarınızı devletten maaş alan birilerinin  bu şekilde aşağılayarak hizaya getirmeye çalıştığını düşünün. İnsanı deli eder bu hâller.

Hırsızlık oluyormuş. Hırsızlıkla ilgili hiçbir yaptırım ve önlem söz konusu değilmiş. İdareye yapılan şikayetler zinhar ciddiye alınmıyormuş. Şayet doğruysa, hırsızlık adi suçların en adisi olup diğer suçlara da gebedir. Hırsızlığı görüp de kayıtsız kalan, önlem almayan yetkililer de en azından teorik olarak o hırsıza ortaktır.

Yaşı başını almış huzurevi sakini daha çok şeyler anlattı… İddialarına dair tek delil de anlattıkları. Ben yine de temkinli davranarak altını çizerek “şayet doğruysa” diyerek üç nokta koyuyorum mevzunun sonuna…

İlginizi çekebilir

Kafalar Karışık!

Kafalar Karışık!

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri