Ana Sayfa Yazarlar 22.08.2019 288 Görüntüleme
Temel AŞAR

Hayat ne uzun ne kısa sadece yaşadığın gün kadardır.

Esnaf ve Ekmek Teknesi..

Son yıllarda özellikle Türkiye’de esnaflık zordur.

Kısa bir ironi yapacak olursak, sabahın erken saatinde kalkıp açacaksın, akşam olunca kapatacaksın.

Hafta sonun olmayacak.

Alışveriş miktarı günü gününü tutmayacak.

Bazı günler siftah bile yapmadan kepenk kapatacaksın.

Sattığının yerine yenisini koyabilmek için çaba harcayacaksın.

Vergiler, elektrik, su, sigorta İşçi. Kazandığının yarısından fazlası devlete gidecek.

Belirli aralıklarla 3-5 senede de olsa dükkanı yenilemek gerekecek.

Aylarca kazandığın belki bir çırpıda yenilemeye harcanacak.

Ama ne yaparsın, ekmek teknesi işte …

Bende esnaf sayıldığım için ayrıca çok esnaf dostumuz var…

Zaman zaman kendimden biliyorum ama yinede onları gözlemliyoruz.

Örneğin: Lokanta sahibi olan var içlerinde…

Bir keresinde, lokantasına gelen müşterilerden birinin küçük çocuğu, masadaki bıçağı alıp, masanın üzerini carttt diye boydan boya çizmişti. Bunu gören lokanta sahibi dostumuzun İçinin cız ettiğini hissetmiştik. Nasıl etmesin ki, yeni almıştı masaları. O çocuk sanki masayı değil de, lokanta sahibi dostumuzun göğsünü yarmıştı elindeki bıçakla…

Konfeksiyon mağazası olan başka bir dostumuzun en büyük korkusu, bayan müşterilerle birlikte işyerine gelen çocuklarının ellerinde tuttuğu dondurma ve şekerlerdi. Gün boyu müşterilerinin çocuklarını takip ediyordu mağaza içinde. Ellerindeki yiyecek ve içecekleri elbiselere bulaştırıp, kirletmemeleri için resmen bekçilik yapıyordu.

Hediyelik eşya mağazası olan diğer bir dostumuzun da kâbusu, dikkatsiz müşterilerdi. Vergi müfettişlerinden bile daha çok korkuyordu dikkatsiz müşterilerden. Biri bir şeyleri devirecek ve kıracak diye aklı çıkıyordu.

Kolay değil tabii.

Yukarıda da söyledik ya sonuçta ekmek teknesi işte…

Esnaf olmak bu açıdan bakıldığında gerçekten zor…

Eminiz, bütün esnaflar yukarıda verdiğimiz örnek misali işyerlerine bu denli özeni gösteriyorlardır.

İşyerleri ile ilgili çeşitli korkular yaşıyorlardır.

Ancak…

Bir türlü anlayamadığımız husus, aynı esnafların kendi işyerleri için gösterdiği o özeni, dükkânının önündeki kaldırım ve sokak için neden göstermediği…

Anlayamadığımız husus…

Masasının üzeri çizildiğinde içi cız diyen esnafın, dükkanına gelen malı indirirken ya da  yerde sürüklerken tahrip ettiği kaldırım için niye aynı hissi duymadığıdır…

Anlayamadığımız…

Mağazasında sattığı elbiselerin kirlenmemesi için çaba harcayan esnafın, saçma sapan ve orası burası yırtık torbalara doldurduğu çöple, insanların yürüdüğü kaldırımların kirletmesine yol açıyor olmasıdır…

Halbuki…

Esnafın kendi işyerine gösterdiği özenden fazlasını sokağı, mahallesi ve şehri için göstermesi gerekmez mi?

Olmuyor işte…

Hepsini aynı kefeye koymayalım ama ne yazık ki çoğu esnaf dükkanına baktığı gibi dükkanının önünden geçen kaldırıma, sokağa ve mahalleye bakmıyor işte…

İlginizi çekebilir

Külah’ım Nasıl Anlayacak!!!

Külah’ım Nasıl Anlayacak!!!

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri