Ana Sayfa Yazarlar 2.02.2022 735 Görüntüleme
Temel AŞAR

Hayat ne uzun ne kısa sadece yaşadığın gün kadardır.

Eskide Kaldı O Günler…

Her şey ortada, hiç kimsenin yaşananları savunacak durumu yok ama
bu sıkıntıları aşabilmek için herkesin yapacağı çok…
Geçmişte de ekonomik sıkıntılar çeken bu milletin evlatları, dünyanın hiçbir ülkesinde
görülmeyen bir dayanışma öyküsüyle var olma savaşında ayakta kalmayı başarabilmişti…
Bu “mucize” yabancı ekonomistleri şaşkına çevirmişti…
Borç para isteyemeyen ya da veremeyenler, zor günler için yastık altında tuttuğu altın bilezik ya da Cumhuriyet altınlarını birbirlerine ödünç vererek, yakınlarının sıkıntılarını çözmeye çalışmıştı…
Kimileri evlerini ipotek verdi, bazıları da bağış yaptı…
Yüce Peygamberimizin “Komşusu açken tok yatan bizden değil” hadisi şerifi,
bize yapmamız gerekeni anlatıyor, yol gösteriyordu…
Şimdi durum çok farklı elbette…
Çünkü, herkes kendi derdine düşmüş…
Ne yapalım, darda kaldıklarından çaresizlik içinde intihar eden insanları seyir mi edelim?..
Sofralarında kuru ekmekle öğün geçiren, soğuktan titreyen insanlara duyarsızlık içinde
sırtımızı mı dönelim?..
Geçenlerde, Bir okulumuzun çevresinde bulunan işyerleri ortak bir karar alarak “Askıda simit, çay, tost ve meyve suyu” uygulaması başlattı…
Haber yapmak istedik!..

Ancak, kendileri küçük yürekleri büyük esnaflarımız haber yapılmasını istemeyerek, örnek davranışı duyurmak istemedi ve böylelikle asil duruşlarını taçlandırmış oldu…
Askıdaki çay, simit, tost ve meyve suyunu alan öğrencilere, imkanı olan arkadaşları karşısında eziklik yaşatmayanları kutluyorum…
Askıdan yararlanan öğrencileri kantinciden başka kimsenin bilmemesi, dinimizin gereği gibi
sağ elin verdiğini sol elin görmemesi idi…
Bunu anlatmamın nedeni var elbette…
Ordu’da bilinen veya bilinmeyen çok sayıda  iş insanlarının  bir biçimde yoksullara yardım ettiklerini biliyorum…
Bu insanların sayılarını artırmak mümkün müdür, bilemem!..
Onlara da fırsat yaratmak lazım!..
Büyükşehir başta olmak üzere belediyeler; hem kendi kaynakları hem iş yaptıkları kurumlar hem de fırsat verilmesini bekleyen iş insanları ile bir organizasyon oluşturup, “toplumsal dayanışma” için yeni adımlar atabilirse,
iyi olur!..
Sadece giyecek, içeçek değil, elektrik faturalarının ödenmesine yardımcı olmak da var işin içinde…
Gerçek fakirler, onurlu insanlardır!..

Onlar, “Dilenci” gibi el avuç açmaz!..
O yüzden kapılarına gitmek gerekir!..
“Kaputlara vuralım” diyerek, can dostları kurtarma çabası içinde onlar, bu insanların da kapılarına vurabilmeyi bilmelidir!..
İhtiyaçları, komşular görmeden kapıların bırakılabilir!..
Eğer, bu gidişata karşı toplumsal dayanışmayı başaramazsak; sıkıntının sofralardan
sokaklara taşacağı bir gerçektir!..
Başaramazsak, o zaman sıcacık makam koltuklarında, bir eli yağda bir eli balda oturanlar da
eski huzuru bulamayacaktır!..

İlginizi çekebilir

Hikaye bu ya…

Hikaye bu ya…

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri