Ana Sayfa Gönül Heybesi 18 Mart 2024 158 Görüntüleme

18 Mart Çanakkale Zaferi Anlam ve Önemi

Çanakkale Zaferi, dünya tarihinde bir dönüm noktası olmuş, tarihin akışı üzerinde Türk Ulusu, belirleyici bir rol oynamıştır.
Mukaddes vatan toprakları için, canlarını seve seve vererek; bir ulusun kaderini değiştiren, vatanımızı, istiklalimizi, sarsılmaz imanları, eşsiz cesaretlerine borçlu olduğumuz, aziz şehitlerimiz, dünyada eşi benzeri olmayan bir destan yazmıştır.
Çanakkale Zaferi’nin, özellikle genç nesillere iyi anlatılması, ecdadımıza ve şehitlerimize bir borcumuz olduğu gibi, geleceğimizin de teminatıdır.

Bu vesileyle Çanakkale Destanından yüreklere dokunacak  bir kaç anektodları paylaşmak isterim;

 

GÖZYAŞLARIMI TUTAMADIM

Elâ gözlüm ben bu ilden gidersem

Zülfü perişanım kal melûl melûl

Kerem et aklından çıkarma beni

Ağla gözyaşını sil melûl melûl

 

Elvan çiçeklerden takma başına

Kudret kalemini çekme kaşına

Beni ağlatırsan doyma yaşına

Ağla gözyaşını sil melûl melül

 

Halk ozanımız Karacaoğlan’ın yazdığı bu türküyü Çanakkale cephesinde bir askerimiz her akşam söylermiş.

O kadar güzel ve içten söylermiş ki, siperleri yakın olan Anzak askerleri bile zevkle dinler, yüreklerinde hissederlermiş. Fakat bir gece söylenmemiş bu türkü. Anzak askerlerinin bile dikkatini çekmiş bu durum. İkinci gün yine söylenmemiş.

Üçüncü gün de türküyü duyamayınca dayanamamışlar ve “O güzel sesli arkadaşınız neden  üç gündür söylemiyor.” diye bir kağıda not yazarak taşa sarmışlar ve bizim sipere doğru atmışlar. Biraz sonra aynı şekilde taşa sarılı bir kağıt atılmış bizim askerler tarafından…

Kağıtta söyle yazılıymış:

“Üç gün önce şehit ettiniz de ondan…”

“Vatan Toprağı Düşman İçin Zehir, Bizim İçin Panzehirdir”

Çanakkale Savaşı’nda bir Mehmetçik kendi yarasına toprak basar, düşman askerinin yarasına ise tentürdiyot Sürer.

Bunu gören Komutan Mehmetçiğe;

– Oğlum yarana neden toprak basıyorsun mikrop kaparsın, der. Mehmetçiğin cevabı çok ilginçtir;

– Komutanım bu vatan toprağıdır hiç mikrop kapılır mı? Komutan;

– O zaman neden düşman askerinin yarasına da toprak basmıyorsun? der. Mehmetçik;

 

– Komutanım vatan toprağı onun için zehir, bizim için panzehirdir, der.

 

Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın

Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.

Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın

Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

 

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda

Gördüğün bu tümsek Anadolu’nda,

İstiklal uğrunda, namus yolunda

Can veren Mehmed’in yattığı yerdir.

 

Çanakkale’de görmüş olanlar, hatırlayacaklardır.

Alçıtepe yakınlarında bir “Sargı yeri şehitliği” var.

Sargı yeri;

Hastane kuramayan ordumuz, çok ağır olmayan yaralıları tedavi etmek için, cephe gerisindeki bu sahayı tahsis etmiş.

Savaş hukuku gereği de, durumdan İngilizler haberdar edilmiş.

İngilizler, en kalabalık anını kollayıp, açık hava hastanesi niteliğindeki bu yeri, uçaklarla bombalamışlar.

İşte orada, bir kurşun bile sıkamadan şehit olan binlerce Vatan evladının ruhu için, orası sargı yeri şehitliği olarak düzenlenmiş.

Bugün İsrail denilen seri katilin, Filistin’de yaptığı vahşetin çok daha ağırını, İngilizler bize yapmışlardı.

Yüreğimizi bir yoklayalım bakalım. Savaş hukukunu ve insanlığı hiçe sayan İngiliz keferesine karşı, zerre kadar bir kin var mı içinizde?

Ha bu arada bir teferruat daha İnsana kullanılması yasak diye, Kimyasal bomba kullanma emrine itaat etmek istemeyen Komutanlarına “Türkler İnsan sayılmaz” diyen Çörçil’i de unutmayalım.

Tıpkı “Filistinliler İnsan değil” diyen Netanyahu gibi.

Batı’nın azatsız köleleri ve İsrail’in platonik aşıkları bir düşünsünler de kendilerine gelsinler..

Müslümanlar tarihin hangi döneminde; bu kadar kalabalık, bu kadar imkana sahip, ama bir o kadarda zelil, aciz, korkak, makamlarını konforlarını kaybetme korkusuyla bu kadar kadar dünyaperest oldular bilmiyorum…

Bugün Netanyahu, ekranlara çıkıp da ülkelerin liderlerine ”sessiz kalın!” diyebiliyorsa, bunun zımnî anlamı şudur:

İşgal altında olan yer Gazze değildir, Gazze bombardıman altındadır.

İşgal altında olan yerler, ”sessiz kalın!” cümlesinden sonra sessiz kalan yerlerdir!

ŞEHİTLER ÖLMEZ!

Şehidin yavuklusu, kumral saçlı emine,

Bir al bayrak asmıştı, o gün şehit evine.

Hıçkırmadı, ağlamadı, sandım onu bir melek,

Onun erlik ocağını, söndürmüştü bir Frenk.

 

Sürme çekmiş, kına ile süslemişti elini,

Olmuş idi, telle duvaklı, nurlu şehit gelini.

Dedi; “Ahmet, artık beni ahrette beklesin!”

Ben onunum, utanmasın, beni Hak’tan istesin.

Kaderim bu, şehit olmuş benim şanlı yiğidim,

Kız kalırım varmam ele; ben de canlı şehidim.

Bu mısralar Çanakkale şehidine söylenmiştir.

DEMEMEK İÇİN!

Çanakkale, rakamların ve makamların değil,

İmanın, inancın konuştuğu bir destandır!

Kâfirin, kâfirliğini engellemek için,

“Biz daha bitmedik! İman varsa imkân da var!”

Sloganını; Batının zihniyetine haykırmak!

“Düşmek ayıp değil, kalkmasını bil!” demek için!

Dedelerimiz bu destanı yazdılar.

Çanakkale ruhu ile:

Ankara’da Büyük Millet Meclisi kurulmuş,

Dualarla, Kur’an’la, tekbirlerle açılmış,

Kelime-i Tevhid bayrağı duvarları süslemiş,

Şu ayet, Meclis kürsünün arkasına asılmış;

“Ve emruhum şura beynehum”

“Onların işleri, aralarında istişare iledir.”

Yeni bir Çanakkale Savaşı yapmamak için,

İstanbul’u yeniden bir daha fethetmemek için,

Bir Kurtuluş Savaşı daha vermemek için,

“Çanakkale geçilmemiş olsaydı bunlar olur muydu?”

Sözünün gerçek olmaması için,

“Çanakkale geçildi, hatta Çanakkaleler geçildi!”

Sözünü yalan çıkarmak için;

“Çanakkale Geçilmez diyerek kendimizi avuttuk!”

Dememek için;

Çanakkale ruhunu yaşatmak,

Çanakkale neslini yetiştirmek zorundayız!

Bu destanı yazanlara selâm olsun!

Çanakkale Zaferi’nin Yıldönümünde,
Çanakkale Şehitlerimizi Ve
Bugüne dek vermiş olduğumuz tüm aziz şehitlerimizi,
Şehitler Günü münasebetiyle, bir kez daha saygı ve şükranla anıyor, yüce Allah’tan rahmet diliyorum.
Ruhları şad olsun.

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri