MHP’NİN KOLTUKLARI!
2007’de Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı seçtirdiler.
2010 Anayasa değişikliğine en alt tondan karşı çıkarak neredeyse pasif bir rol takındılar, sonuçlara “saygı duymak zorundayız” açıklaması yaptılar.
2015’de CHP ile hükümet kurmayı reddedip AKP’ye seçimi altın tepsi ile sundular.
2016’da başkanlık sistemini getirmek için AKP ile bir oldular ve 2017’de rejimi değiştirdiler.
2018’de Erdoğan’ı başkan seçtirdiler.
Şimdi hedefleri 2024 yılında anayasayı değiştirmek için AKP ile ittifak yaparak Erdoğan’a 2028 seçimlerini de kazandırmak…
Sorarsalar CHP demleniyor dersiniz…
KARARSIZ SEÇMEN HALA KARARSIZ!
KONDA Araştırma Genel Müdürü Aydın Erdem, seçmenin birinci gündeminin ekonomi olduğunu söyleyerek, “AKP seçmenleri ekonomi yönetiminden memnun değil. Beklediği rahatlamayı göremedi. Enflasyon artışlarından duyulan rahatsızlık oldukça yüksek seviyelerde” dedi. 2023 Genel Seçimlerinden sonra kararsızlarda artış olduğuna vurgu yapan Erdem, “Hiç ölçmediğimiz kadar parti tercihi vermeyen bir kitle gördük. Biz ‘bugün önüne sandık gelse oyunu kime vereceksin’ diye soruyoruz. Sorduğumuz her iki kişiden biri kararsızdı. Hiçbir seçimde böyle bir şeyle karşılaşmadık. O kararsızlık hali sayılara da yansıdı. Daha önceden oturup siyasetin her şeyini konuşan, didik didik eden kişi son seçimlerinden sonra ‘artık ben uğraşamam onarla’ falan diyor. İnsanların siyasetle ilişkisi çok zayıfladı” ifadelerini kullanması hayli dikkat çekiciydi.
GÜNE UYACAK EN GÜZEL FIKRA…
Vicdanında bir sızlama hisseden politikacı, yaşlı bir adama fikir danışmış:
“Ben halka 6 defa yalan söyledim baba” demiş. Bana günahımın affı için ne yapmamı tavsiye edersin?”
İhtiyar, soru üzerinde düşünmüş, sonunda şu cevabı vermiş:
İki koç kurban et, peşinden tövbe etmeyi unutma…
Politikacının yanındaki arkadaşı da fırsatı kaçırmadan sormuş:
Ben, beş kez yalan söyledim, bana ne tavsiye edersin?
İhtiyarı bir düşünce almış, ama onun da çaresini bulmuş:
Bir defa daha yalan söyle. Altı olunca, sen de iki koç kesip tövbe edersin.
Seçim öncesi vaatler adeta havalarda uçuşuyor ya, olmayacak vaatleri birbiri ardına sıralayanlar vicdanlarında bir sızlama hissetse, günahlarının affı için yeterli sayıda kurbanlık bulamakta epey zorlanırlar herhalde…
TALEP ÇOK ARTTI
Muhtarlık cazip meslek haline gelince haliyle muhtarlık yarışında büyük bir patlama oldu.
Eskiden bir iki muhtar adayı olurdu.
Birisi devam edecek aday, diğeri ona rakip yeni.
Şimdi bakıyorum sadece aday sayısında değil projeler sayısında akıl almaz artış var neler vaat ediyorlar neler.
Hizmette sınır yok!
Hatta öyle bir hale geldik ki bel altına inen vurmalar biri birini suçlayanlar arttı.
Her şey birkaç tane fazla oy için.
Biraz da muhtarlara ödenen asgari ücret düzeyindeki maaş için elbette.
Kimisi hizmet için, kimisi de ek iş olarak bakıyor.
Aslında muhtarlıkların bir bütçesi yok!
Ama görevleri çok…
Yazılı olmasa da;
Mahalleni yoksulu, dul ve yetimleri ile ilgilenmek görevleri arasında.
Sosyal yardımları ulaştırma görevleri var.
Kamu kurumları ile iletişime geçerek mahallenin sorunlarını çözmek de yazılı olmayan görev tanımları arasında yer alıyor.
Kısacası muhtarlığa talep çok.
Adaylar sosyal medyayı iyi kullanıyorlar.
Bu yolla seçmene rahatça ulaşabiliyorlar.
Biz Muhtarlık görevini “Ek” iş değil tek işi olan genç çalışkan ve dinamik isimlerin daha başarılı olacağına inanlardanız…
BU DEFA İŞ TAMAM…
AK Partinin kanaat önderleri arasında yer alan değer verdiğim bir büyüğüm ve arkadaşları ile cami önünde iftar sonrası çay sohbetinde buluştuk.
Hoş beş den sonra o bize biz ona seçimlerin nasıl gittiğini sorduk.
“İşiniz hiç de kolay gözükmüyor” dediğimde gülerek “Biz işi bitiriyoruz. Belediyelerin en az 16’sını kazanıyoruz” demez mi?
Baktım ki işin ucu başka taraflara gidecek hemen “Şu seçim biran önce bitse de herkes normal yaşamına dönse artık” dediğimde masamızda oturan ve sadece bizi dinleyen Sobacı Orhan Usta “Valla aynı fikirdeyim, yoğunluktan evin yolunu bulamıyoruz” diyerek şu siyaset illetinden bıktık diyerek çaylarımızın tazelenmesini söyledi.
***
Biz “Seçimlerin sonucu ne olursa olsun yeter ki Ordu’nun hayrına olsun. Halkın tercihine saygı duymak gerekir” dedik…
SİZE ÖLMEYİ EMREDİYORUM…
Bugün Türk Tarihine altın harflerle yazılan Çanakkale Zaferini kutlamakta ve vatanımız için canlarını seve seve feda eden kahraman şehitlerimizi anmaktayız.
Çanakkale Zaferi dünyanın en güçlü ordularının dönemin en modern silahlarıyla vatanımızı parçalamak için saldırdığında göğsü iman dolu milletimizin ayağa kalkıp düşmana karşı omuz omuza topyekûn mücadele etmesinin tezahürüdür. 18 Mart Zaferi Çanakkale’nin geçilemeyeceğinin, Türk milletinin esir edilemeyeceğinin, Türk vatanının parçalanamayacağının tüm dünyaya haykırıldığı gündür. 18 Mart Çanakkale Zaferi bir milletin yeniden uyandığı, küllerinden yeniden doğduğu, birlik ve beraberlik ruhunu anıtlaştırdığı bir gündür.
Çanakkale Zaferi büyük Türk ulusuna Atatürk gibi dahi bir lideri hediye etmiştir. Anafartalar kahramanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk “Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar geçebilir.” sözünü Çanakkale Savaşı’nda söylemiştir. Milletimizin Çanakkale’de verdiği kahraman mücadelenin ve kazandığı zaferin anahtarı Atatürk’ün bu sözünde saklıdır.
Bu duygularla bizlere bu büyük zaferin gururunu armağan eden başta ebedi Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere vatanı uğruna hayatlarını feda eden bütün şehitlerimizi bir kez daha rahmet, saygı ve şükranla anıyorum.