Ana Sayfa Yazarlar 2.01.2020 863 Görüntüleme
Temel AŞAR

Hayat ne uzun ne kısa sadece yaşadığın gün kadardır.

CEHALET!

Son günlerde demeyelim de ekonominin dibe vurduğu son yıllarda gün geçmiyor ki,  cehalet ve insanların kandırılma olayı ile sarsılmayalım…

Sahte hocalar, sahte evlilikler, sahte emlak alım satımları, … Her olayın çalışma alanı ise aynı; CEHALET!

2019 yılında defalarca ülkemizin en derin sorunu;  “cehalet ve duyarsızlık” diyerek kaleme almıştım. Bugün ise, en önemli ülke sorunumuz olan cehaletin, çok daha vahim bir yanına, cehaletin kullanılması olayına dikkat çekmek istiyorum.

Olay; bazılarının toplum cehaletinden faydalanarak, kazanç, güç ve makam elde etmesi… Yine bazı art niyetli insanlar tarafından “cehaletin destekleniyor” olması.

Bugün artık, “sanki insanlarımız kasıtlı olarak cahil bırakılıyor” diyebilmekteyiz.

Son yıllarda (bazı alanlar tarafından) topluma verilen mesajlar hep aynı, “biz sizlerin yerine düşünüyor ve hareket ediyoruz.” Bu da insanları kolaycılığa, “cehalet mutluluktur” inancına daha fazla bağlamakta.

Bu “sözde mutluluk” toplumumuzu öyle sarıp sarmalamış durumda ki, halk değil, aydınlar bile, doğruların peşine düşmek, sorgulamak ve araştırmak gayretinde bulunmamakta.

Böyle olunca toplumda duyulan en yüksek ses; yanlışın ve karanlığın yani cehaletin sesi olmakta.

Halbuki,Cehalet, mutluluk değil kayboluştur.”

Olay, toplum hafızasının yok olmasına,  inançsızlığa ve insanın kendi olmaktan vazgeçilmesine kadar varıyor.

Bugün yaşananların neticesinde görmemiz gereken sadece cehaletin karanlığı değil, bu cehaletten istifade eden alanların varlığını sürdürmesidir.

Çünkü, cehaleti bir kültür haline getirenler, yine bu kültürden beslenen insanlar olmakta.

Cehalet bu kadar destek görürken insanlara, cehaletin ne kadar kötü bir şey olduğunu; “sormayan, sorgulamayan, bilgilenmeyen, hakkını ve hukukunu bilmeyen toplumun her zaman birilerinin kirli ve karanlık planına alet olacağını” kandırılacaklarını anlatamıyorsunuz.

Sonuç olarak; artık, bütün kötülüklerin başı, şu talihsiz “toplumsal cehaletten” kurtulmak adına neler yapabileceğimizi konuşma zamanı.

İnsanlara, okumanın, merak etmenin, gözlem yapmanın, verilen bilgilerle yetinmeyip araştırmanın, sorgulamanın ve farklı düşüncelere saygı duymanın farkındalığını anlatmalı…

Din adamlarının, siyasilerin ve aydın kimliklerin görmezden gelmek yerine, cehalete karşı olan savaşta öncü olmaları, sessiz kalmamaları gerekmektedir.

Bunun yanında medya dâhil, üniversiteler ve bütün sivil toplum örgütlerinin de, cehaletin kullanım alanlarını takibe almaları hatta takipçi olmakla da kalmayıp, gerçekleri yüksek sesle dile getirmeleri önemlidir.

Yoksa, şiddet dahil diğer sorunlarımızın üstesinden gelemez, yarın koskoca ülke CEHALETİN karanlığında boğulur gideriz.

Çünkü,Cehalet ateşinin yakmadığı orman yoktur.”

 

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri