DOLAR
Alış:
Satış:
EURO
Alış:
Satış:
GBP
Alış:
Satış:
Bu Şehir..
Sürekli
bu şehrin eksikliklerini dile getiriyoruz bu köşede…
Çoğu zaman yapılamayanları, yine çoğu zaman yapılan yanlışları eleştiriyoruz.
Ordu’nun Sanayide, Ticarette, tarımda, hatta Eğitimde hak ettiği yerde
olmadığından dem vuruyoruz.
Bunu yapıyor olmamız içinde yaşadığımız şehri beğenmediğimiz anlamı kesinlikle
taşımıyor.
Aksine…
Bu şehri çok seviyor ve bu şehirde yaşamaktan keyif alıyoruz.
Hatta…
Moda tabirle “Başka şehirde asla
yaşayamayız” düşüncesi taşıyoruz.
Zira…
Ordu’nun, yukarıda saydığımız eksik
yönlerinden daha önemli bir özelliğe sahip olduğunu, bu özelliğin, şehirde
yaşayanların özgürlüğü olduğunu, benzeri bir özgürlüğün zaman zaman Ordu ile
kıyaslanan hiçbir şehirde olmadığını biliyoruz.
Şunu da özellikle belirelim ki, kişiler ve partiler üzerinden otomatiğe
bağlanmış eleştiriler ve övgülerle, bu şehrin hassasiyetlerine zarar verenlere
de ayrıca ayar oluyoruz.
Şimdi!
Bu şehir köşeleri kapan 2-3 işadamı ve 3-5 siyasetçinin söz sahibi olduğu bir
şehirde asla değildir.
Ama…
Bu şehir, çok önemli katkısı olsa da AKP
İktidarı ile var olmuş bir şehir de değildir.
Ordu, AKP iktidarından önce de vardı.
Göreceksiniz, sonrasında da olacak.
O nedenle…
Şehrin sadece olumlu manzarasını görüp, bu manzarayı tamamıyla AK Partiye
endeksleyenler de yanılıyor, şehrin sadece olumsuzluklarını görüp, iktidar
yalakalığı yapanlar da…
Sadece yanılmakla kalmıyorlar.
Her ikisi de, baktıkları yerden yaptıkları değerlendirmelerle kente
olabildiğince zarar veriyorlar.
Evet; bu şehrin bir dolu sorunu var.
Dahası…
Bu şehirden daha düzenli şehirler de var.
Ama tüm bu olumsuzluklara rağmen, bu şehirde yaşayan ve bu şehre hayran olan
binlerce insan mevcut…
Tutun götürün bakalım bu insanları o “Daha
düzenli olan” şehirlere. Bakalım yaşayabilecekler mi?
Yaşayamazlar.
Yaşayabilseler dahi burada olduğu gibi keyif alamazlar.
Çünkü…
Bu insanlara Ordu’yu sevdiren
kriterlerin başında “şehrin tertip
ve düzeni” gelmiyor ki…
İşte bunu anlamıyorlar bir türlü…
Her şehrin kendine göre bir ruhu vardır.
Çoğu insana göre, kentte olması gerekli öncelikli kriter, özgürlüktür.
Ne diyor Buket Uzuner;
“Aslında kentin sınırlarını çizen,
düşünceyi dile getirme özgürlüğü, farklılıkları özgürce yaşayabilme
özgürlüğüdür”
Ne kadar doğru bir tespit değil mi?