Ana Sayfa Yazarlar 7.10.2019 450 Görüntüleme
Temel AŞAR

Hayat ne uzun ne kısa sadece yaşadığın gün kadardır.

Bu Şehir..

Sürekli bu şehrin eksikliklerini dile getiriyoruz bu köşede…
Çoğu zaman yapılamayanları, yine çoğu zaman yapılan yanlışları eleştiriyoruz.
Ordu’nun Sanayide, Ticarette, tarımda, hatta Eğitimde hak ettiği yerde olmadığından dem vuruyoruz.
Bunu yapıyor olmamız içinde yaşadığımız şehri beğenmediğimiz anlamı kesinlikle taşımıyor.
Aksine…
Bu şehri çok seviyor ve bu şehirde yaşamaktan keyif alıyoruz.
Hatta…
Moda tabirle “Başka şehirde asla yaşayamayız” düşüncesi taşıyoruz.
Zira…
Ordu’nun,  yukarıda saydığımız eksik yönlerinden daha önemli bir özelliğe sahip olduğunu, bu özelliğin, şehirde yaşayanların özgürlüğü olduğunu, benzeri bir özgürlüğün zaman zaman Ordu ile kıyaslanan hiçbir şehirde olmadığını biliyoruz.
Şunu da özellikle belirelim ki, kişiler ve partiler üzerinden otomatiğe bağlanmış eleştiriler ve övgülerle, bu şehrin hassasiyetlerine zarar verenlere de ayrıca ayar oluyoruz.
Şimdi!
Bu şehir köşeleri kapan 2-3 işadamı ve 3-5 siyasetçinin söz sahibi olduğu bir şehirde asla değildir.
Ama…
Bu şehir, çok önemli  katkısı olsa da AKP İktidarı ile var olmuş bir şehir de değildir.
Ordu, AKP iktidarından önce de vardı.
Göreceksiniz, sonrasında da olacak.
O nedenle…
Şehrin sadece olumlu manzarasını görüp, bu manzarayı tamamıyla AK Partiye endeksleyenler de yanılıyor, şehrin sadece olumsuzluklarını görüp, iktidar yalakalığı yapanlar da…
Sadece yanılmakla kalmıyorlar.
Her ikisi de, baktıkları yerden yaptıkları değerlendirmelerle kente olabildiğince zarar veriyorlar.
Evet; bu şehrin bir dolu sorunu var.
Dahası…
Bu şehirden daha düzenli şehirler de var.
Ama tüm bu olumsuzluklara rağmen, bu şehirde yaşayan ve bu şehre hayran olan binlerce insan mevcut…
Tutun götürün bakalım bu insanları o “Daha düzenli olan” şehirlere. Bakalım yaşayabilecekler mi?
Yaşayamazlar.
Yaşayabilseler dahi burada olduğu gibi keyif alamazlar.
Çünkü…
Bu insanlara Ordu’yu  sevdiren kriterlerin başında “şehrin tertip ve düzeni” gelmiyor ki…
İşte bunu anlamıyorlar bir türlü…
Her şehrin kendine göre bir ruhu vardır.
Çoğu insana göre, kentte olması gerekli öncelikli kriter, özgürlüktür.
Ne diyor Buket Uzuner;
“Aslında kentin sınırlarını çizen, düşünceyi dile getirme özgürlüğü, farklılıkları özgürce yaşayabilme özgürlüğüdür”
Ne kadar doğru bir tespit değil mi?

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri