Gazeteci şehrin nabzını tutan ve dengeleyen hekimdir!

Gazetecilik yaptığımızdan olsa gerek, özellikle siyaset başta olmak üzere pek çok soruya muhatap oluyoruz.
Nedense son günlerde sorulan soruların büyük bir çoğunluğu da siyasetin geleceğine ilişkin oluyor.
Medyum özelikleri taşımadığımız ve geleceği görme yeteneğimizin olmamasından ötürü ya “Bilemeyiz” deyip işin içinden sıyrılıyoruz, ya da kesin olmamakla birlikte,  olabileceklere yönelik bir yorumda bulunuyoruz.
İşte o sorulardan biri dün partisinin kurucularını ve ismini açıklayan Meral Akşener hareketinin siyaset sahnesinde nasıl bir pencere açacağına ilişkin.
Bu konuda hemen hemen herkesin zaten bir fikri oluşmuş durumda.
Kimileri “Çok başarılı olur. Merkez sağ’da var olan eksiği giderir” diye düşünüyor.
Kimileri ise…
-“Hiçbir şey olmaz. Zaten işe yanlış başlangıç yaptılar” diye düşünce belirtiyor.
Bir de bunların haricinde temkinli davranıp “Bekleyip görmek lazım. Bugünün konjonktürü ile gelecek sürecin konjonktürü aynı olmayabilir” şeklinde yorumlayanlar var konuyu.
İşte biz bu son söylediğimiz grubun içinde yer alanlardanız.
Yani…
“Bekleyip görmek lazım” diye düşünenlerdeniz.
Akşener hareketinin başarılı da başarısız da olacağının, önümüzdeki süreç içinde ortay çıkacağını tahmin ediyoruz.
Ancak…
Bu konuda şu saptamayı mutlak yapmamız gerekiyor.
CHP’nin bugünkü durumu ve süreç içinde gelebileceği maksimum konumu, bize bir iktidarı göstermiyor.
MHP ve HDP’nin de bugünkü konumu, bu iki partinin de iktidar olabileceği ümidini ortaya koymuyor.
İşte bu yüzden…
Akşener hareketinin, yeni bir hareket olması ve bugüne kadar herhangi bir seçimle test edilmemiş olması, diğer saydığımız muhalefet partilerinin yanında,  yüzde 1 dahi olsa içinde bir iktidar umudu barındırabiliyor…