DOLAR
Alış:
Satış:
EURO
Alış:
Satış:
GBP
Alış:
Satış:
Yöneticiler
İçinde bulunduğunuz ve içinde olmaktan da gurur duymak istediğiniz çok sayıda kurum ve sivil toplum örgütleri vardır.
Oda, dernek,spor kulüpleri, parti, belediye, vs…
İyi yöneten var, kötü yöneten de…
Yönetmek için hakkıyla başına gelenler var, haksız yere gelenler de.
Bunun yanı sıra…
Tesadüfen gelip koltuğa oturanlar da yok değil hani…
Genelde…
Bir parçası olduğumuz ve aidiyet duyduğumuz bu kurumların iyi yönetilmesini
isteriz.
Başarı getiren çalışmalar ortaya konulmasını bekleriz.
Böylece.
Aidiyet duyduğumuz bu kurumlarla övünme, gurur duyma hazzını yaşayabilelim.
Ancak…
Çoğu zaman yöneten kişi konusunda şanslı değilizdir.
Zira…
İster Oda, Dernek, Spor Kulübü olsun, isterse
STÖ, parti ve hatta ülke yönetimi olsun iki tip yönetici çıkar
karşımıza.
Birincisi: dürüst ama beceriksizdir.
İkincisi ise: becerikli ama hırsızdır.
Hem becerikli hem de dürüst olanını bulamadığımız için bu iki yönetici tipinden
birini seçmek durumunda kalırız.
Genelde seçtiğimiz ise, becerikli ama hırsız olandır.
Çünkü…
Dürüst ve beceriksiz yönetici ile başarıyı görmenin mümkün olmadığını
düşünürüz.
Hırsız ama becerikli yönetici ile en azından başarıyı görme şansımız vardır.
-“Tamam, öyle bir kötü tarafı var ama bu
işi de bu yapar kardeşim!…” diye kabulleniriz çoğu zaman.
O içinde bulunduğumuz kurumlara aidiyet hissediyoruz ya…
Hissettiğimiz o aidiyet nedeniyle, şartlar ve bedel ne olursa olsun başarıyı
görmek istiyoruz ya…
O başarı sayesinde gurur duyacak ve egolarımızı tatmin edeceğiz ya…
Hiç düşünmeden basarız oyları hırsız olduğunu bildiğimiz ama becerikli olan
yöneticilerin üstüne.
İşte…
O yüzden hırsızlar, beceriksizlerden daha makbul, daha değerli, daha
kıymetlidir.
İşte…
O yüzden dürüstlük meziyet olmaktan çıkmıştır nazarımızda…
Sonuçta…
Dürüstlüğün hırsızlığa kurban edilmiştir ve bunun suçu hepimizindir…