DOLAR
Alış:
Satış:
EURO
Alış:
Satış:
GBP
Alış:
Satış:
Vicdan Muhasebesi
Etrafımızda ve daha doğrusu yanı başımızda bulunan insanların herkesin gözünün içine baka baka yalan söylemesi bana göre son günlerde sıkça görülen “mitomani” hastalığının belirtisidir.
Son günlerde bu hastalığın belirtisi görülen insanların şehri yöneten değerlerimizin etrafında olması itibar görmesi biraz garibime gidiyor.
Çoğu insan, zaman zaman yalan söyler!..
Bir araştırmaya göre, birçok insan ortalama1,65 kez zararsız yalan söylüyor…
Mesela, giyilen giysinin kendisini şişman göstermediğini söylemek, toplantıdan çıkmak için başının ağrıdığını belirtmek ve işe neden geç geldiğini açıklarken bulunan “özür” genellikle “beyaz yalan” tanımı içinde yer alır…
Bilimsel adı “mitomani” olan yalan hastalığında, durum çok farklı…
Bu kişiler, söyledikleri yalanın farkında olmadığından; kendilerini suçlu saymazlar!..
O yüzden de söylenen yalanlar nedeniyle bir “vicdan muhasebesi” yapma gereğini duymazlar!..
Hep bunu sorgulamıştım…
Ayaküstü kırk yalan söyleyen birinin, karşısındakinin bunu anladığını bildiği
halde utanmamasının nedeni, meğerse bu hastalık!..
Bilemedik elbette… Böylelerini “normal” sanıp, tepki vermek boşuna…
Ne var ki, bu tür hasta insanların önemli bir tehlikeli yanı vardır!..
Ayrıntıları unuttukları için, aynı öyküyü başka zaman daha değişik bir biçimde anlattıkları ortaya çıktığında; bu yüzleşme hali, onları öfkelendirir!..
Hani, “yavuz hırsız, ev sahibini bastırır” misali…
Birileri çıkıp, “yalan” diye tepki göstermezse, kişi gerçekle yüzleşmediği için
davranışını sürdürmektedir!..
Elbette, bu insanların güç aldıkları çeşitli odaklar vardır!..
Bu odaklar ortadan kalktığında, gerçekler; “bumerang” gibi geri dönecektir!..
Yalan söylemenin dini açıdan “günah” toplumsal kültür bakımından da “ayıp” olduğu öğretisiyle yetişen bir neslin yerini, bu değerleri yıkanlar aldığı için
toplumsal yozlaşma hızlanmıştır!..
Hele de toplumda belirli makamlarda bulunan insanların söyledikleri yalanlar…
Bir zamanlar, verilen söz; senet ve çekten daha değerliydi…
Çünkü, “Söz” namustu!..
Nereden, nerelere geldik?..
Gerçekle yalan, sapla saman,at iziyle it izi karışınca;
başka ne olmasını bekliyorduk?..