Ana Sayfa Tokmak 29 Ekim 2023 864 Görüntüleme

TOKMAK

CUMHURİYET…

“Ey yükselen yeni nesil, istikbal sizindir. Cumhuriyet’i biz kurduk, O’nu yükseltecek ve sürdürecek sizlersiniz.” Demişti, Mustafa Kemal Atatürk.

Yokluk ve imkânsızlıklar içinde, umutsuzluğa kapılmadan.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde…

İnanç ve kararlılıkla, zorlukları bir bir aşarak…

Kurtuluş Savaşını zaferle sonuçlandıran bu millet.

29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’i ilan etti.

Değişen, gelişen ve ilerleyen…

Medeniyetlerin beşiği bu kadim topraklar.

Atalarımızın bizlere armağanı ve emanetidir.

Belki uzun yıllar alacak ama bugünden yarına, yeni nesillerin istikbalini garanti altına alacağımız, Cumhuriyet bayrağını bir adım öteye taşıyarak, bizler kadar sizlerin de görevidir.

Biz Gözümüzü Cumhuriyetle açtık…

Cumhuriyetle yaşıyoruz…

Bizden sonraki nesillere ise en büyük miras olacak olan  29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve Cumhuriyetimizin 100. Yılı kutlu olsun…

 

 

 

Çocuklarımız…

Bir ara çocukları intihara  sürükleyen “Mavi Balina’dan sonra “Momo” ve ardından da “Mavi Bebek” gibi tehlike ve korku içeren bilgisayar oyunları

karşısında çaresiz kalan anne-babaları, şimdi yeni bir sıkıntı bekliyor: “Kanlı oyun”…

Bir öğretmen arkadaşım, geçenlerde söylediğinde “Bu da nereden çıktı?” dedim…

Araştırdığımda, önüme çıkan tablo karşısında şaşırdım kaldım…

Özellikle okullarda ve küçük yaşta öğrenciler arasında yaygın olan

“kanlı oyun’da, metal  para kullanılıyor…

Oyun şöyle oynanıyor…

Kenarı değişik aletler kullanılarak çizilen metal para, havaya atılıp elin ters kısmıyla tutulmaya çalışılıyor. Atılan para, parmakların arasında sıkıştırıldıktan sonra “kanlı para” denilerek masaya 3 kere sert bir şekilde yumruk vuruluyor. Oyunu oynayan kişiler parayı düşürdüğü takdirde cezalandırılıyor. Parayı düşüren kişi elini yumruk yaparak masaya dik olarak koyuyor ve karşısındaki kişi parayı eklem yerlerine vurarak yaralanmalara neden oluyor. Bu vuruşlarla birlikte ceza alan kişide elde kızarmalar, kanamalar ve kesikler meydana geliyor. Oyun, kaybeden kişinin elinden kan akana kadar devam ediyor…

Tetanos başta olmak üzere çeşitli bulaşıcı hastalıklara da yol açabilecek  tehlikeli oyunu önlemek için öğretmenlerin yoğun çabası var…

Okullarda kontroller bir hayli artmış durumda…

Öğretmen arkadaşım, velilerin de çocuklarının ellerini kontrol etmeleri gerektiğini anlattı…

Ben de bu köşeden duyurmak istiyorum…

Çocuklarımızı hedef alan mihraklara karşı, birlikte mücadele etmezsek,

yazık olacak!..

Ve çocuklarımız kötü yola düştüğünde, herkes “vebal” altında kalacak!..

 

 

 

Ah; Ölüm Yok musun Sen!

Son günlerde ölümün genç yaşlı tanımadığı bir süreçte olduğumuzu görüyoruz.

Genç yaşlarında ölümü yakıştıramadığımız Yusuf’umuzu mu Celal’imizi yoksa Ordu’nun beyefendi kimliği ile tanıdığımız Sezginler ayakkabı mağazası sahiplerinden Sebahattin amcamızı mı yazalım yoksa 14’ünde kalp krizinden aramızdan ayrılan Gamze kızımızı mı kör kurşuna giden Abdullah arkadaşımızı mı yazalım hangisine yanalım.

Her biri başta aileler, olmak üzere bizler içinde değerliydi.

İnsan doğar, büyür, yaşar ve ölür. Hayatın kuralıdır bu. Ne yapsan da değiştiremezsin. Her ölüm erkendir insanın yaşı kaç olursa olsun. Kimse yakıştıramaz ölümü sevdiklerine. Kabullenemez ister ansızın gelen ister beklenen o son veda anını.

Hayat bu bazen kavuşmalar yaşatır insana bazen de büyük acı veren ayrılıklar. Bir bebeğin doğumuna nasıl sevinirken, bir yakınımız öldüğünde de o kadar çok üzülürüz.

Adresi yoktur ölümün. Kaderimiz baştan bellidir aslında. Alnımıza yazılmıştır. Ne zaman nasıl öleceğimizi bilsek hiç yaşayamazdık ki… Düşünsenize aklımız hep ölümde olurdu, hep diken üstünde, tedirgin yaşardık. Bu da yaşamak olmazdı zaten.

Onun için ömrümüzün kalan kısmını dolu dolu yaşayıp arkamızdan hoş bir seda bırakarak bize verilen süre dolduğunda da güzel ayrılmak dileğiyle…

Çünkü her şey gibi Allah ölümün de hayırlısını versin inşallah hepimize.

 

 

 

Kalem Kırmak

Ülkemizde yaşanan ekonomik sıkıntının çözümü için milletten sabır istenir oldu. Vatandaştan sabır isteyenlerin masraflarına bakınca kendileri bildikleri okuyup ülkenin imkanlarından en üst seviyede yararlanmaya devam ediyor. TBMM’nin açılışında 22 çeşit menü hazırlayan anlayışın milletin derdine derman olmasını beklemek acı çekmek demektir.

Bakın 1988 yılında Rahmi Turan ekonomi ile ilgili kaleme aldığı yazıda, ”Eğer ülkede bir yetkili kişi ‘Biz enflasyonu düşürürüz’ deyip düşürememişse, Biz işsizliği önleriz deyip önleyememişse, Türk parasının değerin yükseltiriz deyip, yükseltememişse, isteseniz de, istemeseniz de herkesi bir ev sahibi yapacağız deyip, yapamamışsa, hastaneleri düzelteceğiz deyip, düzeltmemişse, Halkı mutlu edeceğiz deyip, edememişse, Bürokrasiyi önleriz deyip, önleyememişse;

Biz okurlarımız adına o yetkilinin karşısına dikilip, halkımız ve okurlarımız için hesap sorarız. Bu bizim hem görevimiz ,hem de en doğal hakkımızdır.

Fakat o ülkenin başında, kendini padişah sanan bir insan varsa, kendi kerametine inanıp hatalarını göremiyorsa, gerçekleri yazan bizlere kızar, ateşte kahve gibi köpürür taşar !

Ne gam? Bizler her fırtınaya alışığız.

Gerekirse kalemimizi kıracağız, fakat kendimizi satmayacağız” diye değerlendirmede bulunmuş.

Bugün bizleri, ülkemizde yaşanan olumsuzlukları dile getirdiğimiz için millet adına hesap sorduğumuz için, ülkemizin gerçeklerini vatandaşlarla paylaştığımız için eleştirenler bilsin ki herşey vatan ve millet içindir. Yarın onların derdine ilk koşan da biz olacağız. Bu nedenle ülkemizdeki 85 milyonun yarınları, çocuklarımızın, torunlarımızın gelecekleri aydınlık olsun diye görevimizi yapmaya devam edeceğiz.

 

 

 

DİKKATLERDEN KAÇMAYACAK BİR TESPİT

Günümüzde gündem İsrail ile Filistin arasındaki çatışmalar. Yaşananlar beraberinde binlerce insanın ölmesine, ortalığın toz duman olmasına neden olmakta, dünya izlemekte. Bugünün yaşanmasına farklı bir pencereden Mehmet Değirmenci’nin yaptığı tespit çok önemli.

“Suriye iç savaşını çıkararak İsraillin düşmanlarından birini bitirdi. İpsiz sapsız Suriyelileri Türkiye’ye kakaladı. Ukrayna’ya NATO gazı verip Rusya’yı savaşa sokarak farklı yerde oyaladı. Hamas’ı DEAŞ ve IŞİD’e yaptığı gibi farklı kanallar ile besleyip büyüttü. Hamas’ı katakulli ile İsrail’e sokup savaşı başlattı. Filistinli ve Arap mültecileri Mısıra göndererek İsraillin düşmanlarından birini zayıflatacak.

Sırada Suriye’yi ve Filistin’in tamamını İsrail’e katıp Suriye çapsızlarının tamamını Türkiye’ye sürüp İsrailli Türkiye ile sınır komşusu yapmak var. Rusya Ukrayna ile uğraşırken Ortadoğu’yu Yahudi çiftliğine, Türkiye’yi Mülteci cehennemine çevirecekler. Kim mi diye soruyorsanız? Yahudileri Ortadoğu’ya yerleştirip İsrail’i kuran İngilizler.”

 

 

 

Kiracılar Mağdur…

Kiralar da, kiracı-ev sahibi anlaşmazlıkları da resmen parlamış durumda.

Vaziyet böyleyken hükümet tarafından alınan tedbirler yaşanan sorunların çözümünde son derece etkisiz kalıyor.

Zira…

Yüzde 25 oranında kira artışı zorunluluğu kararı hiçbir ev sahibinin umurunda bile değil!

Dahası…

Ev sahipleri birbirlerini bakarak durmadan kira yükseltir hale geliyor.

Öte yandan…

Hükümetin, kira sözleşmelerinin e- devlet üzerinden yapılması kararını bir türlü hayata getirememeli sorunu içinden çıkılmaz noktaya getiriyor.

Halbuki bu uygulama zorunlu hale getirilse, devletin son kiracının hangi rakamla evden çıktığının takibini yapabileceği, böylece 5 bin liradan çıkan kiracının yerine ev sahibinin yeni kiracıdan 25 bin lira kira istemesinin önüne geçeceği savunuluyor.

Sonuç olarak:

Ortada büyük ve her geçen gün büyüyen bir sorun var ve devlet bu sorunu sadece “Yüzde 25 kira artışı” kararı almak haricinde resmen seyrediyor.

Bu karar da kimsenin umurunda olmadığı için kiracı ve ev sahibi göz göre göre birbirine kırdırılıyor…

 

İlginizi çekebilir

TOKMAK 27 MART 2017 PAZARTESİ

TOKMAK 27 MART 2017 PAZARTESİ

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri