ORDU ANLATILMAZ, YAŞANIR!

ERKEK: Nerelisin?

KIZ: Ordu, ya sen?

ERKEK: İstanbul…

KIZ: Hımm,ne güzel…

ERKEK: Tabi ki, güzel, Ordu İstanbul’un yanına yaklaşamaz…

KIZ: Hadi ya, anlatsana şehrini biz de bilelim…

ERKEK: ince uzun sokakları, güzel güzel çok yüksek renkli binaları, buranın görgülü zengin insanları, Koskoca sahili, manzaralı şehir aşkı… Burası İstanbul burada herkes fiyakalı… Ayrıca çoğu şarkılar İstanbul’u anlatır. Peki ya senin şehrin?

KIZ: Nostalji kokan sokaklarında büyüyen serseridir bu şehrin çocukları… Ordu kardeşliktir, yarenliktir ‘Bize gidelimdir, ‘ ‘Biz de kalalım’dır. ‘Ben de para var oğlum, sen geldir… Sevgidir Ordu. İstanbul gibi denizini, boğazını değil, sebepsiz seversin Ordu’yu…  Annelerin oğullarını gönderirken ‘Dikkatli ol oğlum’ değil de, ‘Kimseye bulaşma oğlum’ dediği yerdir Ordu… Atatürk kokar sevgi kokar buranın toprakları. İşte bu yüzdendir ki, sizin orada dost dediklerinize biz dostum deriz…

Haklısınız çoğu şarkılar İstanbul’u anlatır.

Ama bir fark burada, Ordu anlatılmaz yaşanır…

BU İŞİN SONU FENA…

Ev sahibi ile kiracı arasında kira fiyatı yüzünden başlayan huzursuzluk her geçen gün artıyor.

Kiracılar ev sahiplerini fırsatçılıkla, ev sahipleri de kiracıları ucuzculukla suçluyor.

Karşılıklı açılan davaların haddi hesabı yok.

Çoğu ev sahibi ile kiracı birbirlerine resmen hasım olmuş vaziyette.

Bazı ev sahipleri ile kiracılar mahalleli önünde resmen kavgaya tutuşuyor.

Devletin “Kia artışı yüzde 25 ile sınırlı olacak” kararı da çare olamadı huzursuzluğun artmasına.

Eğer kısa süre içinde devlet bir yöntem bulamaz ve iki tarafı da memnun edecek bir yöntemi uygulamaya sokamazsa bu işin sonu hiç de iyiye gitmiyor…

SAHTESİ VARDI, HAKİKİSİ GELİYOR!

Duyduk ki Soya Fabrikasının Ordu tarafında deniz kenarına hakiki(!) vagondan tekrar yine bir mekan yapıyorlarmış.

Bu kez her zaman olduğu gibi kamuflaj Orbel (Ordu Büyükşehir Belediyesi şirketi)

Eskisi yetmedi, eskisinin genişlemesi yetmedi, tanınan imtiyazlar kesmedi şimdi sahtesinin yerine gerçek vagondan yapacaklarmış!

Bir seneye kalmaz kime devredeceklerini veya satacaklarını görürüz.

Tepkisizliği kıyılar talan edilirken CHP, İyi parti ve benzeri muhalefet partilerinde gördüğümüzde ve de çok gürültü ve eleştiri yapıp sonrada o mekanlarda baş köşelere kurulan entel dantelleri bildiğimiz için fazla yazmaya gerek duymuyoruz.

Daha da yeni yerlerin yapılmasını bekliyoruz.

İYİ Kİ VARLAR

İşini iyi yapanlara elbette haklarını teslim edeceğiz.

Sorumluluğunu bilip vatandaşa hizmet edenleri elbette elimizden geldiğince destekleyeceğiz.

Kim ne düşünür hiç de umurumda değil.

Sağlık sektöründe çalışanlar benim için özel insanlardır.

Kolay mı cana can katmak?

Kolay mı insanların duasını almak?

Kolay mı insanlara dokunmak?

Kolay mı insanların yaralarına merhem olmak?

Buradan nereye geleceğim? Devlet Hastanesinde  eşini ameliyat ettiren yakın bir dostum aradı beni.

Başta hastane başhekimi olmak üzere cerrahi bölümde görev yapan doktorlardan tutun hemşirelere kadar hatta hizmetler de dahil görev yapanlar için neler neler söyledi bana.

Hepsini yazmaya kalksam sütunlarım yetmez.

Ben dostumun hastane personeli için söylediklerini şöyle kısaca ifade edeyim.

“İyi ki varlar. Müthiş ilgi alaka gösteriyorlar. Yüzlerinden tebessümü eksik etmiyorlar, hepsinden Allah razı olsun”

SİYASETİN TARİFİ!

Türkiye’de siyaset anlamsızlıklarla dolu…

Bu anlamsızlığı zaman zaman tarif edenler oluyor.

İşte bu tariflerden birine denk geldik…

Tespiti ve tarifi kim yaptı bilemiyoruz ama bugün siyasette yaşananları iki ayrı cümle ile anlatan bu kadar güzel ve 12’den vuran bir tarif görmedik.

***

İşte ülkede bugünkü siyasetin tarifi:

Muhalefet partilerinin tamamı, seçmenlerinin arkasından ittirdiği, bir türlü gaz almayan eski bir araba gibi.

İktidar partisi ise nereye gideceğini şoföründen başka hiç kimsenin bilmediği görece yeni bir araba…

MERAK ETTİM!

1-Cinler insanlara neresinden giriyor?

2- Neden hep Müslümanlara giriyor?

3- Neden hep kadınlara giriyor?

4- Cin çıkarma işini neden hep erkek hocalar yapıyor?

***

Ne diyor dede korkut?

“Kahpe içeriden olunca kapı kilit tutmaz oğul!

Hele de makamda!

Hele de makama yakın olunca!

Bırakınız kapının kilit tutmasını kapıya zincir vursanız da kahpenin önüne geçemezsiniz.

Ne güzel örnekleme yapıp söylemiş Dede korkut değil mi!

Ta o zamanlardan sanki günümüzü ve günümüzde yaşayanları ön görmüş.

Son söz; Dünya var oldukça bu kahpe ve haniler hayatımızda hep olacaktır.

Ve ne yazı ki bu kahpe ve hainlerle bu güzelim ve kadim şehirde birlikte aynı havayı solumak zorunu da kalacağız.

Allah bizleri kahpelerin ve hainlerin şehrinden korusun…