Ana Sayfa Yazarlar 11.06.2023 150 Görüntüleme

TOKMAK

ÖĞRETMENLER TÜKENİYOR?

Ülkemizde eğitim başlı başına bir muamma. Adeta Arap saçına döndü. Devlet okullarında çalışan öğretmenlerin sıkıntıları, atanamayanların dertleri ve özel okullarda ve dershanelerde çalışanların tükenişi hala sürüyor.

Özel dershaneler öğretmenlerle sözleşme imzalıyor, imzaladığı ücret üzerinden ödeme yapıyor, çalışanların ücretleri yasal olarak artmasına rağmen bu öğretmenlere sözleşme imzalattıkları bedeli ödüyor, üstüne ise cebe atıyor deniliyor.

Özel sektörde çalışan öğretmenlere yönelik araştırma, yaşadıkları güç koşulları ortaya koydu. Sigortasız çalışma, düşük ücret, yoğun mesai kıskacındaki öğretmenler tükenmişlik sendromu yaşar durumdalar.

Özel Sektör Öğretmenleri Birlikteliği Derneği’nin çalışmasının ortaya koyduğu acı gerçek ise şöyle: Sayısal olarak çoğunlukta olmalarına rağmen kadın öğretmenler erkeklerden daha düşük maaş alıyor. Yüzde 48,4’ü haftada 6 gün, yüzde 7,4’ü ise 7 gün mesai yapıyor. Uzun çalışma saatleri nedeniyle öğretmenler tükenmişlik sorunu yaşıyor. Yüzde 12,2’lik kısmı sigortasız çalıştırılıyor ya da sigortalı olmasına rağmen öğretmen gösterilmiyor. Büyük kısmı MEB’in hazırlık ödeneği de dâhil olmak üzere hiçbir ek ücret alamıyor. Ek ders/etüt ödemesini alabilen öğretmen oranı sadece yüzde 13,5. Şimdi öğretmenlerin haklarını çalanlardan, onları tüketenlerden kim hesap soracak, kim çare bulacak derseniz yeni bakan. Umarım hakları çalınan öğretmenlerin sesini duyar.

 

 

Onu bunu bilmem.

Şu an bildiğim tek şey, CHP teşkilatlarını baştan aşağıya yenilemesi gerektiğidir.

Ne demiş diyenlerimiz “On dönüm bostan, yan gel yat oğlum Osman.”

CHP teşkilatlarının seçim süresince çalışmaları da hikayedeki Osman’ın yattığı gibi oldu.

AK Parti İl Başkanının haklı isyanı nedeniyle seçim öncesi Ordu teşkilatını değiştirdi.

Fakat ne gariptir ki; Emanetçi CHP teşkilatı için aynı sesleri duyamadık hatta  çok bekledik ses veren olur diye ama nerede ses verecek olan, ara ki bulasınız.

Hiç vakit kaybetmeden.

Hiç zaman geçirmeden.

Hiç o yana bu yana bakmadan.

CHP teşkilatları baştan aşağıya doğru yeniden yapılanmalıdır.

Buradan söylüyorum CHP bu teşkilat yapısıyla 11 değil 101 seçim de girse kazanması mümkün olmaz.

Hep birlikte düşünelim.

Bir teşkilat bir rüzgar estirmez mi?

Bir teşkilat uzaktan da gelse bir ses çıkarmaz mı?

Bir teşkilat algı yaratmak için bir hamle yapmaz mı?

Bir teşkilat film icabı da olsa çalışıyorum görüntüsü vermez mi?

Maalesef.

Ve ne yazık ki CHP teşkilatları bunu beceremedi ve yapamadı.

 

 

ÖDEMESİ ALINMAYAN SİPARİŞLER İPTAL!

Önceki gün tanıdık iki ismin yanına uğradık farklı saatlerde…

Her ikisi de telefonlara sarılmış vaziyetteydi.

Her ikisi de dövizin fırlaması ve adeta rekor üzerine rekor kırması üzerine bir müşterileri bir tedarikçilerini arıyordu mütemadiyen.

Müşterileri arıyorlardı zira ödemesi alınmayan siparişleri sırayla iptal etmeyle uğraşıyorlardı…

Tedarikçilerini arıyorlardı, zira döviz artışı nedeniyle tedarikçilerin iptal ettiği siparişlerin gelmesi için dil döküyorlardı.

***

Her ikisi de son derece sinirliydi…

Her ikisi de son derece endişeliydi…

Her ikisi de her telefonda resmen kavga ediyordu…

Her ikisi de “Bu böyle gitmez. Resmen kilitlendik kaldık. Müşteriye fiyat veremiyoruz, tedarikçiden parasını peşin vermemize rağmen mal alamıyoruz” diye yakınıyordu.

***

Biz iki kişinin endişesine ve telaşına tanık olduk olmasına da eminiz aynı durumda olan yüzlerce hatta binlerce ticaret yapan insan vardı önceki gün.

Aynı durum dün de devam etti…

Görünen o ki daha da devam edecek gibi…

 

 

SOYANLAR VE SOĞANLAR

Öyle bir duruma geldi ki ülke, bir tarafta soyanlar, diğer tarafta soğanlar. 85 milyon tek haneli enflasyonu özler oldu. Tek haneli faizin yolunu gözler oldu. Dövizde düşüşü bekler oldu. Bunlarla birlikte yemeklerin olmazsa olmazı soğan fiyatı aldı başını gitti. Vatandaşın cebindeki para eridi. Millet pahalılıktan şikayet ederken, iktidarın mensubu soğanın cücüğünden bahseder oldu, millete koyun eti yemeyi tavsiye etti. Tam da fıkra gibi.

Diğer taraftan yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklara karşı duruş sergileyeceğim diye ülke yönetimine gelen iktidar döneminde ise soyanların sayısı her geçen gün arttı. Üç-beş maaşlar ballı börek oldu. İhaleler yandaşların kasasına gitti.

Soygun öyle bir hal aldı ki raflardaki ürünlerden tutun da, yapılan ihaleler, satılan mülkler, peşkeş çekilen fabrikalar, bankalar üzerinden verilen sıfır faizli krediler…

Hazine garantili yapılan köprülerden geçmeyen vatandaşın bile cebinden nafakasını alıp açıklar kapatılmaya başlandı.

Kısa zamanda köşeyi dönenlerin bir eli yağda bir eli balda, gelsin cukkalar gitsin cukkalar derken milletin mutfağında yangın bacayı sardı.

Ekonominin neresinden tutarsanız tutun tel tel dökülmeye, vatandaş ise soyup soğana çevrilmeye devam ediyor.

 

 

 

EN BÜYÜK PARA

Ekonomideki olumsuzluklardan söz edilince iktidar mensupları tepki gösteriyor. Enflasyon, faiz aldı başını gidiyor. Döviz kuru ise neredeyse uzaya çıkacak! Bunun yanı sıra tepki gösterenlere hatırlatmak isterim, ülkemizin basılı en büyük parası ile yarım kilo kıyma alır duruma gelindi, bundan haberiniz yok mu?

200 liraya evinin bir haftalık mutfak masrafını karşılayan vatandaş şimdi bu para ile yakında et alamaz duruma gelecek. Biraz insaf gerekmez mi? Emekli çöküşe geçmiş, işçi memur borç batağında, evlerde kaynayan tencere sayısı bire inmiş, hala ekonomi iyi diyorsanız bilesiniz ki yarın o tencere de kaynamayacak.

TAHİRCE

“Bir devletin gideri gelirini aştı mı, rezilliği Hızır peygamber gelse önleyemezmiş… Rüşvetin, soygunun, töresizliğin, utanmazlığın kaynağı budur.” Kemal Tahir

BERENCE

“Din denince neden akıllara hep ‘kadın ve içki’ geliyor? Bu ülkenin asıl sorunu hırsızlık, yolsuzluk, adaletsizlik, tecavüz, ahlaksızlık değil mi?”

 

 

 

Yazmaktan Utandık!

Öyle bir iddia kulağımıza çalındı ki…

Ne inanmak istedik, ne de kimseyi töhmet altında bırakmak!

Biz yazmaktan utanıyoruz Ama ne yazık ki, okur isteyince bu sütunların önünde dağlar duramaz…

Öyle ya…

Onlardan güç alıyor ve okurumuzun derdiyle dertleniyoruz.

Bugünkü konumuz ulusal zincir marketler…

Keşke duymasaydık, keşke yazmasaydık diyoruz…

Neyi mi?

Maalesef iddia şu ki;

Bir kilogram tavuk (etikette yazana göre) 600 gram çıkıyor!

Bir kilo et alıyorsunuz 200 gramı eksik!

Vay halimize!

Okur diyor ki, “Bunun denetimini yapan yok mu?”

Bizde diyoruz ki…

Hem de bu zor günlerde. Vatandaşın cebindeki 3 kuruşa göz dikmek hangi vicdana sığar…

 

İlginizi çekebilir

Güzel Bir Yazı…

Güzel Bir Yazı…

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri