Ana Sayfa Tokmak 18 Aralık 2022 1406 Görüntüleme

TOKMAK

GÜLER ve KRUVAZERİYER GEMİSİ

Bugün Ordu tarihi bir güne imzasını atacak.

Ünye limanı  KRUVAZİYER gemisine ev sahipliği yaparak gelen konukları ağırlayacak.

Rusya’nın Soçi kentinden başlayıp Trabzon, Sinop, İstanbul ve Bozcaada’yı kapsayan rotada gezi gerçekleştiren Astoria Grande adlı kruvaziyer geminin sahibi olan holding yöneticileri ile bir dizi görüşmeler gerçekleştiren Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler, gezi rotasına Ordu’nun da eklenmesini sağladı. 1350 kişi kapasiteli Astoria Grande adlı Cruise geminin bundan sonraki rotası Trabzon, Ordu, Sinop, İstanbul ve Bozcaada şeklinde olacak.
Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler, Ordu’nun bundan sonra deniz taşımacılığı ve deniz turizminde yer alacağını belirtti. Başkan Güler, “Biz Büyükşehir Belediyesi olarak Ordu’yu bir bütün olarak ele alıyoruz. Burada en önemli avantajlarımızdan biri de Ünye Limanı. Ünye Limanına gelecek olan Kruvaziyer gemi bütün Ordu’ya gelmiş oluyor. Dolayısıyla siftahı yapacağız ve bu çok önemli bir adım. Çünkü hiç düşünülmeyen işleri gündeme alıyoruz. Bu hem turizm hem ekonomimiz hem de kültürümüz açısından çok önemli.

 

 

 

İçime Sinmiyor…

Önümüzde seçimler var.
Seçim öncesi mecliste gurubu bulunan partilere yine devletin hazinesinden milyonlarca lira “seçim yardımı” yapılacak.
Yani…
Çalışan kesimin daha maaş eline geçmeden kesilen. Esnafın,tüccarın,sanayicinin her ay kucak dolusu ödediği, marketten şampuan alırken bile üzerine konulmuş vergilerden toplanan milyonlarca lira partilere verilerek “Alın bu parayı seçim çalışmalarında harcayın” denilecek.
Vergilerle toplanan o milyonlarca lirayı alan partilerin her biri, hazineden aldıkları o paraları harcayarak kapımıza kadar gelerek, oylarımıza talip olacaklar.
Bizlerden toplanan paraları harcayarak bizim oylarımızı isteyecekler.
Anlayacağınız;
Hem paramızı alacaklar hem de oylarımızı.
Belki de üretim yapacak, katma değer sağlayacak, yüzlerce insana istihdam sağlayacak 10-15 fabrika parası, seçim öncesi partilere  teslim edilecek!
Siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama…
Benim içime hiç mi hiç sinmiyor bu durum!

 

 

 

Görev Hepimize Düşüyor…

Ordu’daki hastaneler, son dönemde en yoğun günlerini yaşıyorlar.

Öyle ki, doktorlar hastalara yetişemeyecek duruma geldi.

Özellikle Ordu Devlet Hastanesi baş ta olmak üzere şehirdeki tüm hastanelerde önemli bir hareketlilik söz konusu.

Tabi çok kalabalık olunca, bazı sorunlarda beraberinde geliyor olsa gerek ki; hastane koridorlarındaki şikayetler bizim kulaklarımıza kadar geliyor.

Mesela, randevusuz hastalar.

MHRS veya 182 üzerinden randevu almadan direkt olarak hastaneye gelen hastalar, an itibari ile randevu alamayınca kısa süreli gerilimler yaşanabiliyor.

Hem doktorlar, hem de sekreterleri bu konuda büyük özveri göstermesine, gelen hastayı geri çevirmemek için çabalamalarına rağmen, kalabalık nedeniyle randevu almadan gelen vatandaş geri dönmek zorunda kalıyor…

Bu noktada hem doktorlar, hem de hastane görevlilerinin zor durumda kalmaması; hastaların mağdur olmaması için MHRS ve 182’den randevu alınması çok kritik öneme sahip…

Herkes dikkat ederse, hastanelerde mağduriyet en aza düşer…

 

 

 

Çorba Ankara’da Kaynayacak!

2023 yılında yapılacak seçimlerde partiler seçilecek adaylarını tıpkı bugüne kadar olduğu gibi bu defa da  liste halinde seçmenin önüne koyacak.
Yani…
Çorba Ankara’da yapılacak, seçmene “Ye bakalım ” denilecek…
Seçmen de önüne konulanı mecburen tercih etmek zorunda kalacak.
Zira;
Seçmenin “Ben şunu istiyorum” deme şansı yok…
Zaten;
Listeleri yapanların da “Seçmen ne ister?” diye bir derdi yok…

Halbuki kararı veren seçmenin ta kendisi…
İstekleri son derece önemli…
Örneğin;
Oy vereceği adayın tanınır olmasını ister seçmen.
Tanımadığı aday pek içine sinmez…

Tanınırlığın yanı sıra, aynı zamanda adayın bilinir olmasını da ister seçmen…
Çünkü;
Tanınırlık ile  bilinirlik ayrı ayrı kriterlerdir.
Tanıdığı adayın her türlü özelliğini biliyor olması son derece önemlidir.

 

 

 

KENDİ İŞ YERİ OLSA “AKRABA İLE ASLA İŞ YAPILMAZ DER!”

Kim bir yere müdür, başkan, rektör, bakan oluyorsa…
Kim bir devlet kurumu ya da kuruluşunun başına getiriliyorsa…
Kim bir yerlerde yetkili kılınıyorsa…
Bir süre sonra o yetki sahibi olduğu yeri yakınlarıyla doldurmaya başlıyor.
Önce çocuklar alınıyor işe, ardından kuzenler, yeğenler…
Birinci derece akrabaların ardından sıra ikinci derece yakınlara geliyor.
Bir süre sonra o kurum ve kuruluş aynı soy isimleri taşıyan çalışanlardan geçilmez hale geliyor.
Kendilerine ait iş yerleri söz konusu olduğunda “Akraba ile iş yapılmaz arkadaş!” diyen ve yakın akrabalarını bırakın iş yerinde çalıştırmayı, onları dükkanlarının önünden bile geçirmeyenler, devletin bir makamına hasbelkader geldiğinde ne kadar akraba varsa dolduruyor.
Nasıl olsa maaşları kendi cebinden ödemeyecek ya!
Nasıl olsa paralar devletten çıkacak ya!
Nasıl olsa devletin parası için milyonlarca kişi vergi vermek için çalışıyor ya!
Ne güzel iş değil mi?

 

 

Kel başa şimşir tarak.

Ülkemizde olduğu gibi yaşadığımız kentimizde de maalesef nitelikli eğitim de her geçen gün çıta düşüyor. Kentleri bir kenara bıraktık artık ilçelerde bile üniversiteler var, fakat ne yazık ki  o üniversitelerde kalifiye akademisyen yok. Yakın zamanımızda hatta  4-5 yıl  öncesinde kalabalık sınıflar vardı . Bugün neredeyse her İlçede  üniversite varken ne hikmetse tüm kırsalda köy okulları atıl hale getirilip taşımalı eğitime merhaba dendi. Yahu ilk, orta ve lise eğitimini sağlıklı veremediğin genç için her ilçeye dandik üniversite açmışsın ne alaka?

İlginizi çekebilir

TOKMAK

TOKMAK

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri