Ordu’yu Kurtaramazlar!
Türkiye’yi kurtaramayan siyasetçi elbette Orduyu da kurtaramaz onun için kapımızın önündekilerden örnekler yazalım diye ‘Ordu’yu” başlığa çektim…
Çünkü…
Siyaset…
‘Rantı’ paylaştırırken partizanlıktan…
Kayırmacılıktan…
‘Bal tutan parmağını yalan’ anlayışından…
Asla vazgeçmez, vazgeçmiyor!
***
Örnek mi?
Milletvekillerine bakın?
Ordu için ‘Zerre’ kadar faydalarını söyleyin?
Milletvekilliği ile kendilerine faydalarını saymaya sayfalar yetmez!
İktidarı da, muhalefeti de!
Mecliste ‘Kaldır’ kaldır; ‘indir!’ indir…
Kolmatiklerden farkları var mı?
Onun için 2023 Ordu ve biz Ordu yaşayanları için çok önemli..
Seçmede hata yapmayalım inandığımız güvendiğimiz isimleri seçelim…
KOKLAMA İLE KAVUN, YOKLAMA İLE VEKİL SEÇİLİRSE…
Görünen o ki; partiler aday belirleme yöntemi olarak bu seçimlerde de her zaman olduğu gibi ön seçim falan tercih etmeyecek.
Yani…
-“Üyeler-delegeler yargı gözetiminde oy kullanıp adayları belirlesin, böylece teşkilatın istediği adaylar meclise gelsin” demeyecek.
***
Bunun yerine, tüzüklerinde var olan diğer bir yöntemi tercih edecek…
Yani; Merkez Yoklaması yöntemini…
***
Artık herkes biliyordur “merkez yoklamasının” ne olduğunu…
Hani alacağınız kavunun içini göremezsiniz de, ellerinizle yoklarsınız ya…
Eve getirdiğinizde iyi ya da kelek çıkması sürpriz olur ya hani…
İşte tam da böyle bir şey “merkez yoklaması” denilen şey…
Genel merkezde oturan 3-5 kişi, aday adaylarının kimler olacağını masa başında belirler.
Tıpkı içini görmedikleri kavunu yoklarmış gibi.
***
İçine, derinine bakmadan aldığınız kavunun hep iyi çıksın diye bir kuralı yok ya…
Sakın bu anlattıklarımızdan, bütün aday adaylarının kavuna benzettiğimiz falan anlaşılmasın.
Çünkü…
Bizim burada asıl eleştirdiğimiz aday belirleme yönteminin ta kendisi.
O yüzden…
Belirlenecek adaylar, önümüzdeki seçimde milletvekili olur da kelek çıkarsa kimse kızmasın.
Böyle yöntemle belirlenen vekilin, yoklama ve koklama ile alınan kavundan hiç bir farkı yok.
Neticede…
İyi çıkarsa da şansınıza, kötü çıkarsa da…
YA DERTLER “DERT” DEĞİL YA DA BÜYÜME “BÜYÜME” DEĞİL.
Vatandaş “Aylardır et alamıyorduk. Şimdi tavuk-balık da alamaz olduk Pazara bile çıkamaz haldeyiz “ diyor…
***
Anneler “Çocuğuma süt alamıyorum. Okula aç gönderiyorum” diye yakınıyor.
***
İşçi emeklileri “Geçinemiyoruz arkadaş!” diyor. İnsanca yaşayacak bir maaş bekliyor.
***
İşçiler “Ay sonunu getiremiyoruz” diyor, Asgari ücretin insanca yaşayabilecek bir seviyeye getirilmesini bekliyor.
***
İşsizler iş imkanı yaratılmasını bekliyor.
BU DOĞRUYSA ÇOK FENA…
Asgari ücret yılbaşından itibaren artacak.
Ücretin artmasıyla birlikte maaşlar az da olsa zamlanacak.
Öte yandan…
Yine asgari ücretin artmasıyla birlikte işverenin maliyetleri de aynı oranda artacak.
***
Birkaç gündür şöyle şeyler geliyor kulağımıza;
Bazı işverenler çalışanlarına açık açık “bankadaki maaş hesabına yeni asgari ücret tutarını yatırırım. Ancak yapılan zam oranını elden geri alırım” diyormuş.
***
Bazı işverenler ise çalışanlarının elden para vereceğine güvenmediği için “Maaş kartlarınız bende olacak. Yatırdığım maaşınızı ben çekeceğim ama size eski ücreti vereceğim” diye söyleyip “Başka çarem yok. Kabul ederseniz bu şekilde çalışın. Aksi takdirde yollarımızı ayıralım” diye de ekliyorlarmış.
Eğer bu duyduklarımız doğruysa durum çok fena…
ÇÖZÜMSÜZ TRAFİK…
Ordu’da trafik sorunu var.
Sorunun yaşanmasında belediyeden trafiğe hatta karayollarına kadar birçok kurumun büyük-küçük sorumluluğu var…
Ancak…
Yaşadığımız trafik sorunuyla ilgili anlam veremediğimiz birkaç husus da var.
Örneğin:
-Trafiğin en yoğun olduğu saatlerde Kargo ve taşıma araçlarının şehir merkezinde ne işi var?
Trafik sorunu var bu şehirde…
Mevcut yollar ve altyapı artan araç trafiğini artık taşımıyor.
Yine yukarıda söylediğimiz gibi bu sorunun yaşanmasında belediyeler dahil birçok kurumun sorumluluğu var…
İyi de, yukarıda saydığımız var olan sorunu daha da arttıran bu anlamsız davranışlar niye var?
Niye izin veriliyor?
Niye müdahale edilmiyor?
ÇOK MU ZOR?
Yayaların üzerinde yürüdüğü kaldırımlar…
Çoğunun üzerinde yerinden oynamış karo taşlar var.
İnsanlar bu yerinden oynayan taşlar yüzünden ya düşüyor ya ayağını burkuyor.
Yağışlı havalarda ise üzerine bastıklarında bu kez aşağıdan yukarıya ıslanıyor.
Çok mu zor bu yaya yolları üzerinde yerinden oynayan taşları tespit etmek?
Çok mu zor yerinden oynayan bu taşları bir avuç çimento harcı ile yerlerine sabitlemek?