MUHİOSVİRÜSÜ!
Millet olarak Türkiye’yi etkisi altına alınan CORONAVİRÜS illetinden kurtulmak için alınan önlemleri ne kadar uyguluyoruz bunu sorgulamamız gerekirken ne yazık ki yaşadığımız bu kentte görevleri Millete hizmet etmek olan Valimize, Altınordu Belediye Başkanımıza ve Büyükşehir Genel Sekreterimize saldırılara başlayan 2 ayaklı MUHİOSVİRÜSLERİ nedense boş durmayarak bulundukları konumları kullanarak marifetlerini sergiliyorlar!
Biz şimdilik bu saldırıları seyrediyoruz onlar sanıyorlar ki biz onlara attığımız iftiralar ve uydurduğumuz yalanlarla Orduluları galeyana getirir yıldırıp kaçırırız!
Oysa Ordulular Valisini de Altınordu Belediye Başkanını da OBB Genel Sekreterini de çok iyi tanıyor..
Bu insanların tek dertleri var Devletinin en iyi şekilde temsil etmek vatandaşlarına hizmet etmek..
Onu için diyoruz ki; Zor günlerde olduğumuz şu günlerde Allah’ım önce Türk Milletini CORONAVİRÜSÜNDEN sonra Orduluları MUHİOSVİRÜSÜNDEN korusun…
Şeytan!
Ben diyeyim; “ders molası”, siz söyleyin “dinlenme arası”, onlar saysın “hezeyanlık fırsatı!”
Koronovirüs belasının televizyon başına diktiği öğrencilere tanınan 10 dakikalık ders arası dinlenme imkânını bile insanlık dışı, aşağılık düşünce ve emelleri için kullananları yadırgamayın!
Çok ama çok iyi anlayın!
Çünkü onların geçmişleri ortadadır. Gelecekleri de bugünleri ve sonraları da geçmişlerine benzerdir, benzeyecektir! Çünkü bunlar bu işler için yaratılmıştır! Şeytan misali!
Hiç düşündünüz mü 5 vakit namazda okunan Fatiha ile Kur’an’ı Kerim’in Ayetlerine neden; “Eüzubillahi mine’ş-şeytanirracim”, yani; “Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım” denilerek başlanır.
“İşin içinde şeytan” olduğu için değil mi?
Ego ve Kibir
Sonu olmayan bir kibir…
İnsanları insanlıktan uzaklaştıran hırslar…
Bir türlü bitmeyen aç gözlülük…
Patlamaya doymayan egolar…
Halktan izole edilmiş zenginlik dolu dünyalar…
Kurulan gösterişli hayatlar…
Seçkin yeme içme mekanlarında yaşanan özel anlar…
Muhteşem tatil köylerinde geçen yaz ayları…
Şehir merkezlerinden izole site yaşamları…
Daha aklınıza gelebilecek her türlü özellikli, plaza yaşamları.
Gözle dahi görülemeyen bir virüsün yarattığı çöküntünün resmen altında kaldı.
Tüm hayatlarını yukarıda saydıklarımıza sahip olmak için harcayan ve bunları koruma derdinde olan kesimde ister istemez bir telaş başladı.
Birlikte yaşadığı insanlarla birlikte ve aynı şartlarda tehlike altında olduklarını bilmek, bu insanların telaşlarını daha da arttırmış vaziyette.
Ne diyelim?
Umarız bu telaş, bu salgın geçtikten ve hayat normale döndükten sonra da devam eder…
AKÇA Diyor ki;
Altınordu Ziraat Odası başkanı Atakan Akça sosyal medyada “Bugünlerde çok ihtiyacımız var” dediği paylaşımı sizler için köşemize taşıdık buyurun okuyun…
“Bir kızılderili öğretisi”
-Atın içtiği yerden su iç
-Kedinin yattığı yerde uyu
-Kurdun değdiği elmayı ye
-Sivrisineğin konduğu mantarı topla
-Köstebeğin kazdığı yere ağaç dik
-Yılanın ısındığı yere ev yap
-Horozla beraber uyu ve uyan
-Konuşmak yerine daha çok sessiz kal…”
GÜNE BİR SÖZ
Bizde bir atasözü vardır.
“Erkekliğin onda dokuzu kaçmak birisi de ortalıkta hiç görünmemektir.”
Bu atasözü tam bu güne ve Koronavirüs saldırısına karşı tavra uygundur.
Sevgili dostlar, Bu şerefsiz saldırgana yakalanmayın kaçın veya ortalıkta hiç görünmeyin
Çünkü hepiniz bu ülkeye lazımsınız.(T.K)
Cübbe Sarık!
Kanadı bir derviş tarafından kırılan Kuş’a, Hz.Süleyman sorar..
-Neden kaçmadın?
Kuş
-Dervişlik hırkası giymişti, zarar vermez diye kaçmadım…
Süleyman peygamber, kısas ile dervişin kolunun kırılmasına karar verir…
Kuş itiraz eder,
-Kolunu kırmayın hırkasını çıkartın, onunla kandırıyor..
Atatürk ne büyük lidermiş, cübbeyi, sarığı boşuna yasaklamamış.. Gelin görün ki 90 yıl sonra cübbe ve sarık geri geldi.
Çok ilerledik, çoook…