S
Yazıklar
Olsun…
Son
günlerde siyasette zikzaklı günleri yaşıyoruz.
Akşam AK Partili uyuyanın sabah başka bir siyasetin savunucusu olarak
uyandığına şahit oluyoruz.
Bu tespitim diğer partiler içinde geçerli olsa da çoğunluk AK Partide olduğu
için yazıma öyle giriş yaptım.
Hep söylerim son yıllara baktığımızda,
Ordu’da ne siyaset kalmış ne siyasetçi!
Her şey menfaat ve çıkara bağlanmış..
Yönetime girmeyenler meclis üyeliği listesinde yer alamayanlar hemen karşı
taarruza geçerek muhalif siyasilerin yapamadığını yaparak eteklerindeki tüm
taşları döküyorlar.
Onun için geçtiğimiz günkü yazımda listelerde yer alanlar için NEZİRLER
Mağazası gibi ne ararsan var demiştim.
Şimdi son günlerdeki gelişmeleri gördüğümde yanılmadığımı bir kez daha anladım.
Ne ararsan var!!!
AK
Partili mi AKP’li mi?
Hiç
unutmam “İçimizdeki İrlandalılar” sözünü..
O günlerde bu sözü eleştirmiştim çünkü söz siyaset için değil spor
karşılaşmasında söylenmişti hala söylenir…
Ne hikmetse aynı söylem şimdi siyasette kullanılmaya başlandı özelikle de AK
Partide siyaset yapanlar..
Onlar bu Üslubu içimizdeki AKP’liler olarak kullanıyor.
Yani AK Partililer kendi aralarında ikiye ayrılmış durumdalar..
Yani en büyük muhalifleri dışarıda değil kendi aralarında…
Yani buda gösteriyor ki AK Partide bölünmeler ayrılmalar iyiye işaret olarak
algılanmıyor..
Partinin üst yöneticileri derhal toplanarak bu çözülmelere ayrışmalara önlem almalıdır..
Sahil
Yolu Araç Dolu…
Bu
yazımı bir yerlere not edin…
Ermiş falan değilim ama yakında sahil yolunda bir araç bir yayayı ezecek ve
sonra ah ve vahlar başlayacak..
İnşallah yanılan ben olurum…
Sahil yolu kimlere tahsis edilmiş merak ediyorum yayalara mı yoksa özelliği
olan araçlara mı?
Önceki gün bir arkadaşımda sosyal medyada paylaşmış kaldırımda yürürken ben
arabaya yol verdim yoksa arabanın altında kalıyordum diye…
Sinema otel ve yanındaki otelin önlerini bir kenara bırakın sahil yolunu bile otopark
yapan bu işletmelerden kimse hesap sormayacak mı?
Benden uyarması…
AKILLI KÖPEK
Büyükçe bir köpek ağzında bir torbayla kasap dükkanına girer.
Ağzındaki torbayı yere bırakır, kasabın
karşısına oturup bekler.
─ Bu da nesi, der kasap diğer müşterilerine bakarak.
─ Herhalde et alacak, der birisi.
Köpek de tasdik eder: “Hav”
─ Nasıl et istiyorsun bakalım, kıyma, kuşbaşı, biftek?
“Hav” diye keser köpek kasabın sözünü.
─ Peki ne kadar? Bir kilo, iki kilo?
Tekrar “hav” sesi duyulur.
Şaşıran kasap siparişi sarıp ve torbaya yerleştirirken, etin parasının da
torbada olduğunu görür.
Köpek dükkanı terk ederken kasap meraktan çatlayacağına köpeği takibe karar
verir, dükkanı da yardımcısına emanet eder.
Köpek bir kaç sokak ötede bir apartmana girer, üçüncü kata çıkar ve bir kapının
önünde durarak pençesiyle kapıya vurmaya baslar.
Kapıyı kızgın bir adam acar ve baslar köpeğe bağırmaya…
İzlemede olan kasap ortaya çıkar ve adama;
─ Dur bir dakika, der. Ne yapıyorsun? Gördüğüm en akıllı köpek, ona niye bağırıyorsun?
Adam;
─ Akıllı mı? der. Bu hafta üç oldu, anahtarını yanına almayı unutuyor.
ÇÖP Yazıları…
Şarkiye Mahallesinde bir çöp kutusunda “Buraya çöp atan sıkıyorsa
biraz beklesin!”
Taşbaşı’nda, bir duvarda “Buraya çöp atmayın yakalarsam yediririm o çöpleri”
Selimiye’de, bir duvarda “Buraya
çöp atan Allah katında cezalandırılacaktır”
Bahçelieveler’de, bir duvarda
“Buraya çöp atan için artık bir şey yazmayacağım, herkes içimden ne
dediğimi biliyordur herhalde”
Valilik yanında yan duvarında “Çöp
atma ağır konuşurum”
Subaşı’nda, bir duvarda “Buraya çöp döken Sayın eşek, görüntü hoşunuza
gidiyor mu? Konteynır iki metre ileride!”
Aziziye Mahallesinde bir apartmanın önündeki doğalgaz kutusunun üzerinde
“Buraya çöp dökmeyin… gerisi
teferruat…”
Organize Sanayi’de bir binanın duvarında “Buraya çöp atan eşektir ve
yasaktır”
Sırrıpaşa’da bir çöp tenekesinin üstünde
“Buraya çöp atmak yasaktır. İnsansan anlarsın. Anlamazsan uygun bir zamanda
arkadaşlarla öğretiriz”
İsmetpaşa Caddesinde bir işyerinin önünde
“Buraya gündüz çöp dökmek yasaktır. Gece de yasaktır!”