Ana Sayfa Tokmak 25 Mart 2024 549 Görüntüleme

TOKMAK (25.03.2024)

Samimiyet…

Bu sütunlarda sürekli tekrarladığımız bir tespit var…

En iyi ve etkili seçim çalışmasının samimiyet olduğunu söylüyoruz …

Örneğin; Bir partinin adayı normal yaşantısında hiç yapmadığı bir şeyi, hiç takınmadığı bir tavrı, hiç tarzı olmayan bir davranışı, aday olmasının ardından yapmaya başlıyorsa, samimiyetsizliği anında ortaya çıkıyor…

Ortaya dökülen bu samimiyetsizlik de seçmen tercihlerini olumsuz yönde etkiliyor.

Mesela:

Normal yaşamında Ekmek Fırınında küreği eline almamış, evinde Menemen bile yapmamış, bırakın pazar tezgahının arkasına geçip domates tartmayı, yıllarca pazara bile gitmemiş, kepçeyle yemek dağıtmamış, simit tezgahının yanından bile geçmemiş, motora binmemiş insanlar, aday olduklarında bu saydıklarımız dahil fazlasını sırayla yapmaya başlıyor iyi mi?

Mesleğe başladığım 1983 yılından itibaren bugüne kadar geçen tüm seçimleri hatırlamaya çalışıyorum.

Hiçbir seçimde, hiçbir seçmenin “Bu Menemen bile yapıyor, motora bile biniyor, fırından kürekle ekmek bile çıkartıyor” diye o adaya oy verdiğine şahit olmadım.

Olan da yoktur herhalde.

 

 

 

Promosyon ve Özel Bankalar…

Milyonlarca emekli ilk günden itibaren kamu bankalarından aylık alıyordu.

Bir sıkıntıları yoktu.

Çok sayıda şube, yüzlere bankamatik.

Geçen birkaç yıl içinde özel bankalar yüksek promosyon vadederek emeklileri kendi bankalarına müşteri yaptılar.

İyi de para kazandılar.

****

Kamu bankaları bu gidişe ses çıkarmadı.

Promosyon önerisinde bulunmadı.

Hatta kamu bankasından aylık alan birisi olarak banka görevlilerine sorduk.

“Siz neden promosyon vermiyorsunuz?”

Oradan birisi “Bizde müşteri çok” dedi.

****

Şimdi ne oldu da kamu bankaları özel bankalarla promosyon yarışına girdi.

Nedeni ne; nakit sorunu mu?

Para akışı mı azaldı?

****

Emeklilerin büyük çoğunluğu özel bankalarla 3 yıllık sözleşme yaptılar ve aylıklarını oradan almaya başladılar.

Banka değiştirmek için öncelikle o sözleşmelerin iptal edilmesi gerekiyor.

Bu o kadar kolay değil.

Taahhütleri var.

Kaldı ki; özel bankalar promosyon yarışında her zaman bir adım önde.

 

 

 

 

Erik 5 Bin Lira Olunca…

“Yazsam, saçmalamış olur muyum?” diye çok düşündüm…

Sonra “biraz öyle gibi” diyerek, vazgeçtim…

Ancak, Ordu’da Ramazan alışverişinin nabzının attığı fiyatlarla ilgili röportaj yapan TV 52 ekibinin, bir manavla görüşürken, eriğin kilosunun 5 bin lira olduğunu söylediğinde, kulaklarıma inanamadım…

Bir ara o manava gittim, kendim de sordum; fiyatın aynı olduğunu duyduğumda erikle hatıra fotoğrafı bile çektirdim…

 

 

 

 

Seçim ve Senet Zamanı!

Her seçim öncesi yazdığımız bu uyarıyı hatırlatalım istedik…

Herhangi bir arkadaşınıza, dostunuza ya da ailenizden birine bir söz verseniz ve bu sözü yerine getirmeseniz, o insanlarla resmen aranız bozulur…

Vermiş olduğunuz sözü yerine getirmediğiniz için araya soğukluk dargınlık girer.

İnsanlar sizi samimiyetsiz bulur, yalancı ilan eder ve güvenilmez biri olup çıkarsınız.

Fakat…

Seçim kazanma uğruna seçmene tutamayacağınız sözleri vermenin hiçbir cezası yoktur bu ülkede.

Verdiğiniz sözü tutacağınıza dair seçmenle senet falan imzalamazsınız örneğin.

Tutmadığınız sözün cezası falan da yoktur.

Yerine getirmediğiniz vaatlerden dolayı sorguya falan da çekilmezsiniz.

İşte o yüzden siyasetçiler bu seçim öncesi de olduğu gibi aklına gelen, tutamayacağı ve gerçekleşmesi mucizelere bağlı sözleri vermenin adeta dibine vuruyor.

Nasıl olsa hesap vermeyecek ya!

Nasıl olsa kendisinden de hesap sorulmayacak ya!

Sallıyor da sallıyor vaatleri birbiri ardına.

Ama unutulmasın ki senet ve seçim zamanı çok çabuk geliyor.

 

 

 

 

21 MART ŞİİR GÜNÜ

Ramazan günlerinde elime geçirdiğimi 80 sayfalık ve tek bir şiirden oluşan Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek kitabını okudum.

Kitabı okurken Adnan Yücel’in şu sözleri beni 80 sayfalık kitabı okumaya sürükledi, AŞK ve KAVGA iç içedir…

“Sevmesini bilmeyen insan dövüşmesini bilemez. İnsan bir şeyi sevecek ki o sevdiği şey uğruna kavga verebilsin. Bu yüzden aşk ve kavga iç içedir.” diyor.

İnandığı ve sevdiği şeyler uğruna mücadele etmekten vazgeçmeyenler, yaşama anlam katanlardır.

Siyasetin bu kadar alan kapladığı bir dönemde,

Şiire edebiyata gönül vermiş bir avuç insan bir araya gelerek ne değiştire bilir dersiniz belki ama inanın çok şey değişir, bütün değişimlerin temelinde şiir ve söz vardır.

Çünkü bizim kavgamız ve hayalimiz, insanın insanca yaşadığı bir dünyadır.

Şairin dizeleri de öyle der, umudu ve kavgayı gece ile gündüz gibi birbirine eşitler ve eşleştirir.

Yarına gidenler ve yarınlar için direnenler kalır diyor.

Saraylar saltanatlar çöker kan susar bir gün zulüm biter.

Menekşelerde açılır üstümüzde, leylaklarda güler.

Bugünlerden geriye, bir yarına gidenler kalır bir de yarınlar için direnenler…

Okumanızı tavsiye ederim çünkü satır aralarından çıkaracağımız çok dersler var.

 

 

 

BASINA NEDEN GÜVEN AZALDI?

Türkiye’de son yıllarda yaşanan gelişmeler, yeni bir gazetecilik anlayışını da beraberinde getirdi. Türkiye’de özelikle Anadolu’da FETÖ davalarına yönelik haber takibi yapan gazeteci neredeyse hiç yok. Risk almadan, suya sabuna dokunmadan yapılan gazetecilik mesleğin toplumda güvenini de yerle bir etti. Siyasi konjonktüre göre olayları yorumlayan, değerlendirmesini mevcut perspektife göre yapan bir gazeteci profili son yıllarda ortaya çıktı. Tehlikeli isimleri zamanında değil de güçten düşerken eleştirebilen bir anlayış… Devletin düzenlediği operasyonlarla beslenen bu gazeteciler, devlet kurumlarının verdiği bilgilerle yetiniyor, yeni bir araştırma, çarpıcı bir noktaya temas etmek hak getire… Yeni nesil “risksiz gazetecilik” gazeteciliğe zarar verdiği gibi elbette ülkeye de zarar veriyor.

İlginizi çekebilir

TOKMAK 11 MAYIS 2020 PAZARTESİ

TOKMAK 11 MAYIS 2020 PAZARTESİ

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri