Vali Yavuz ve Unutulanlar
Kıbrıs Barış harekatında Rumlar tarafından yakılarak şehit edilen Muhabere Astsubay Bayram Gümüş’ü yıllardan beri hiç kimse hatırlamamıştı..
Ailesinin varlığı bile unutulmuş kimsecikler tarafından hatırlanmayan hatıraları bir köşeye sıkışmıştı.
Gümüş ailesi yıllardan beri hatırlanmamanın üzüntüsü içinde acılarını yüreklerine gömerek yaşamışlar.
En büyük üzüntüleri de yıllarca hiçbir devlet yetkilisi tarafından aranmamak olmuş. Sonra Gümüş ailesinden vali Seddar Yavuz ve eşi Selda Yavuz hanımefendinin haberi olmuş araştırmışlar aileyi tanımışlar ve onlara devlet elini uzatarak bir ev hediye etmek için girişimler başlamışlar ve evlerini hazır hale getirmişler.
Ev tamam olunca Valimiz Muteber Gümüş’e yeni evini göstererek yaşamının bundan sonrasını kendi evinde huzur içinde geçirmesini temenni etmiş.
Demek ki Valinin adı Seddar Yavuz olunca kıyıda köşe kalmış hatırlanmayan kimsecikler olmuyormuş…
Yeter ki hatırlanmak istensin….
İyi ki varsınız sayın valim ve yüreği sevgi dolu eşi Selda hanımefendi…
AKIL ve BİLİM..
Atatürk’ün sıklıkla dile getirdiği, hemen hemen her Türk vatandaşının ezbere bildiği bir söz vardır. Okulların Atatürk büstlerinde, kitaplarda ve duvarlar asılı olan “Türk; öğün, çalış, güven” sözü…
“Öğün” kelimesinin hatalı telaffuzundan dolayı sıkça yanlış anlaşılır.
Hâlbuki “öğün” kelimesinin “övün” kelimesiyle hiçbir alakası yok.
Akıllarda sürekli “övün” olarak kalması yüzünden, insanların “övünme” eylemine yönelik bir istek olduğunu düşünmeleri çok doğal.
Hâlbuki “öğün” kelimesinin anlamı bambaşka.
Öz Türkçe bir kelime olan “öğün” aslında “öğ” kelimesinden türetiliyor. Bu kelime ise “akıl – us” anlamına geliyor. Kelimeye Atatürk’ün getirdiği ve o dönemlerdeki kullanımıyla dile getirdiği “ün” eki ise “akıllan, aklını kullan” anlamı kazandırıyor.
Kısacası Atatürk “Türk; öğün, çalış, güven” sözü ile “Türk; aklını kullan, çalış, güven” diyor…
Nasıl olsa, söyledikleriyle sürekli haklı çıkan o dahi insanın hiçbir dediğini yapmıyoruz, hiçbir uyarısını dikkate almıyoruz ya…
En azından “söylediğini bari doğru bilelim” diye paylaştık bu yazıyı…
Daha doğrusu Öğün ile Övün arasındaki farkın bilinmesi için yazdık.
Farkı bilenler zaten aklın ve bilimin yolunda gidiyor…
Güç Zehirlenmesi
Başkası söyleseydi inanmazdım.
Bir insan 40-50 günde bu kadar mı değişir?
Keşke seni hiç tanımasaydım..
Yakışmıyor sana bu kompleks be usta…
Belikli etrafındaki dümbükler sana alkış çalıyor seni havaya sokuyorlar ana ben seni eski halinle seviyorum.
Sosyal medyada paylaşımların resimlerin seni yeni b,ir kimliğe büründürmüş.
Belikli sende güç zehirlenmesine yenik düşmüşsün…
Civcivler Yesin!
Vay be ne böyük Gazeteymişde haberimiz yokmuş!
28 yılmış çok satarmış çok okunurmuş ve en büyük yalanı da çok güvenilirmiş!
Kardeşin kardeşe güvenmediği bir aile içinde dışarıdaki insanlar senin neyine güvenecek, hayatınız hep dost gözükenlere menfaatiniz için arkadan salladığın kurşunlarla geçiyor.
Ben buna sadece ufak atta civcivler yesin derim!
Küskünler Kızgın..
Dün AK Partinin kuruluşundan beri partisi için gecesini gündüzüne katan ancak son yıllarda küskünler arasında yer alan bir grup AK Partili arkadaşlarla birlikteydik. Hemen hepsi ‘Artık yeter yahu! Biz her seçimde istemediğimiz insanlara sırf bizim partinin gösterdiği aday diye oy vermek zorunda mıyız? Artık vermeyeceğiz’ diyor. Düşün bak! Onlar bile bunu söylüyorsa gerisini sen hesap et. Bu defa oy vermeyeceğini söylüyor hepsi. Yemin ediyorlar vermeyeceklerine dair. O yüzden bizimkilerin hiç mi hiç şansı yok bu seçimlerde. Adamlar resmen ‘Bir verdik, iki verdik, üç verdik. Sırf partili olmanın gereğini yerine getirmek amacıyla yaptık bunu. Artık bu durum canımıza da tak dedi. O yüzden bu seçimler şimdiden bizimkilere geçmiş olsun’ diyorlar.