Düşmanımın düşmanı!
Adam, diğer bir adamı hiç haz etmiyor…
Anlaşabildiği hiçbir şey yok aralarında…
Siyasi düşünceden tutun da hayat tarzına kadar hiçbir konuda anlaşması mümkün değil.
Müşterek hiçbir yanları yok anlayacağınız.
Ama bakıyorsunuz kol kolalar.
Aynı karede fotoğraf veriyor, her ikisi de gülümsüyor.
Yan yana gelmesi imkansız olan insanlar, başka insanların gözüne sokarcasına yan yana geliyor.
Birbirlerinin kapısı önünden geçmeyecek insanlar, birbirlerinin kapısını aşındırıyor.
Birbirlerine olumlu tek cümlesi olmayan insanlar, birbirlerine methiyeler düzüyor.
Birbirini yolda görse yolunu değiştirecekler, birbirinin yolunu gözlüyor…
İyi de bu nasıl oluyor?
Söyleyelim!
Bu şehirde işler ve ilişkiler , “Düşmanımın düşmanı, benim dostumdur” desturu ile yürüyor
Vali Yavuz
Ordu Valisi Seddar Yavuz kim ne derse desin görevinin hakkını vermek için gece gündüz uğraş veriyor. Reklam kokan hareketlerden uzak bir devlet adamı olarak Ordu’ya hizmet etmek için uğraş veriyor. Halkın da sevgisini ve güvenini kazanan vali Yavuz ve eşi hayırsever kimliği ile tanıdığımız Selda Yavuz ile Ordu’da kimsesizlerin kimsesi oldular…
GÜZEL ORDU
Güzel Ordu Kültür Sanat Derneği tarafından düzenlenen ‘Güzel Ordu Sohbetleri’nin 13’üncüsü düzenlendi. İstanbul Şişli Nazım Hikmet Kültür Merkezi Abidin Dino Salonu’nda gerçekleştirilen sohbet öncesinde davetlilere, NeliPide tarafından hazırlanan mısır ekmeği ve pancar çorbası ikram edildi. İkramın ardından moderatörlüğünü Gülçin Üstüntaş’ın yaptığı ‘Tıp: Sanat Mı, Bilim Mi?’ sohbetine geçildi. Sohbet programında Prof. Dr. Çağatay Öztürk’ün konuşmacı olarak katıldı. Çağatay Öztürk konuşmasında Ordu’da başlayıp Ankara ve İstanbul’da devam eden yaşamında yaptıklarıyla ilgili kısa hikâyeleri konuklarla paylaştı. İnteraktif olarak yapılan sohbet programı soru-cevap bölümüyle sona erdi.
Yağmur olun…
Unutmayalım ki, bir insanın çooook çoooooook malı mülkü parası var ise, bilinki, çoook çoookkkk ÇoooooooK, sayıdaki ve dünyanın her yerindeki Çocuklar, Engelliler, Yaşlılar, Kadınlar, Erkekler, Anneler, Babalar mutsuz yatıp musuz kalkıyorlar ve Kahroluyorlar…
Özetle
Komünistler: Yağmur komünisttir; çünkü herkese eşit yağar.
Müslümanlar; “Zekatını ver. Çok mal haramsız olmaz” derler…
İnsansan
Ya Zekatını ver ya da Yağmur ol… (Nevzat Akata)
Siyasetçi Gazı Sever!
Bazı siyasetçiler var ki, mantık terazisinden yoksundur…
Ayakları yere basan bir düşünce tarzından uzaktır…
Dıştan gelebilecek her türlü etkiye olabildiğince açık karakterlidir…
Bu çeşit özelliklere sahip siyasetçilerin yağ ve gazla çalışması çok kolaydır.
Bir-iki söz yeter de artar bile yürümesi için.
Bunun yanı sıra…
Öylesine siyasetçiler var ki, olabildiğince düzeylidir…
Donanım ve birikim sahibidir…
Sakin, makul, mantıklıdır…
Ama tüm bu özellikler de bir yere kadardır.
Öylesine bir an gelir ki ne yağ’a ne de gaz’a direnebilir.
Çünkü yağ çekilmenin, gaz verilmenin dayanılmaz ve tarif edilmez bir güzelliği vardır.
Çünkü…
Yalan olduğunu bilmesine rağmen, çekilen yağ ve verilen gaz güzel gelir ona…
Asla ve asla “Yahu kardeşim. O benzettiğiniz kişi olmadığımı, olamayacağımı siz de biliyorsunuz ben de biliyorum. O yüzden bu kadar yağa gerek de yok. Bunu yapmakla beni yüceltmiyor, aksine seviyesiz bir ortam yaratıyorsunuz” demez, diyemez…
Zira…
Resmen artık, yağsız ve gazsız yaşayamaz, siyaset yapamaz olmuştur…
Karne…
Mustafa, okuldan gelen oğlunun karnesine bakmış.
Karnenin sol tarafında bulunan notlar tam bir felaket.
Türkçe-Zayıf
Matematik- Zayıf.
Fen Bilgisi- Zayıf
Müzik-Zayıf
Sosyal Bilgiler- Zayıf.
Bir tek iyi not yok sol tarafında.
Geçmiş karne’nin sağ tarafına.
Arkadaşlarıyla uyum -Pekiyi.
-Temizlik-Pekiyi.
Hal ve gidişat -Pekiyi.
Diş bakımı -Pekiyi.
“Şu öğretmene bak?” demiş kendi kendine.
-“Benim öğrettiklerimin hepsi pekiyi, O’nun öğrettiklerinin hepsi zayıf”