Encümen
Salim Ağa
İlçelerden birinde Salim Ağa il Genel Meclisi
üyeliğine aday oluyor.
Gireceği seçimde de kazanacağına kesin gözle bakıyor(Her adayın olduğu gibi)
Başlıyor seçim hazırlıklarına.
Önce ayakkabıyı götürüyor tamirciye.
Tamirci, ayakkabı üzerine kimin olduğunu belirten bir kağıt yapıştıracak ya…
Soruyor “İsim ne yazalım?” diye…
Bizimkisi;
-“Encümen Salim yaz” diyor, seçilmiş edasıyla.
Her neyse, seçim yapılıyor ve bizimkisi seçimi kaybediyor.
Gururuna yediremediği için de, tamire verdiği ayakkabıyı almaya bir türlü
gidemiyor.
Ayakkabı tamircisi, bakıyor günlerdir ayakkabıyı alan yok.
Çağırıyor çırağını ve “Git kahveye, sahibini bul ve ver” diyor.
Çırak alıyor ayakkabıları, gidiyor kahveye.
Başlıyor bağırmaya “Encümen Salim ağa… Encümen Salim ağa!” diye.
O sırada Salim ağa oturduğu masada sesini bile çıkarmayarak;
-“Ulan yalanı bile güzel. Bir daha bağır” diye geçiriyor içinden…
Tava
Küçükmüş!
Yaşlı bir adam diğer insanlarla birlikte göl kenarında
balık tutuyormuş. Yaşlı adam oltasını atmış, beklemiş ve kocaman bir balık
çekmiş. Adam balığı eline almış, nazikçe iğneyi balığın ağzından çıkarmış,
şöyle bir balığa bakmış ve göle atmış. Yaşlı adamdan başka kimse balık
yakalayamıyormuş. Yaşlı adam tekrar oltasını atmış ve daha kocaman bir balık
yakalamış, tekrar balığın ağzından iğneyi nazikçe çıkarmış ve balığa etraflıca
bir bakmış ve tekrar göle atmış. Her seferinde daha kocaman balıklar yakalamış
yine iyice baktıktan sonra balıkları göle atmış. Yanında balık tutanlar artık
dayanamamışlar ve adamın yanına gelmişler ve: – “Amcacığım ne yapıyorsun
sen? Biz saatlerdir buradayız tek bir balık bile yakalayamadık. Sen ise kocaman
kocaman balıkları göle geri atıyorsun. Neden böyle yapıyorsun?” diye
sormuşlar. Adam kalabalığa dönmüş ve:
– “Evlatlarım benim tavam küçük.” demiş.
Sis
ve Bulut
Önceki
akşam iftar sonrası çay sohbetimizde konu döndü dolaştı son günlerde
yaşadığımız hava şartlarının iyileşmediğini ve Boztepe’yi saran sis nedeniyle
keyiflerimizin kaçtığına geldi.
Biz sisten dert yanarken yan tarafta oturan Ak Sakallı dayımız bize dönerek
takılmayın o kadar sise gelir geçer siz asıl Ordu’nun üzerine çöken kara
bulutlara bakın demez mi?
Ortalık bir anda buz kesti.
Herkes birbirine baktı…
Ak Sakallı dayımız hayırlı akşamlar diyerek kalktı gitti.
Buyurun cenaze namazına dedim!
Konu nereden nereye geldi derken bizde kalktık…
Tavsiye
Yarın yapabileceğin bir işi bugün yapma.
Dinlenen birini görünce, otur ona eşlik et.
Çalışma isteği duyunca bir yere otur ve isteğinin geçmesini bekle.
Gündüz dinlen ki gece rahat uyuyabilesin.
Başkasının yapabileceği bir işi yapmaya kalkışma.
Oturmak mümkünse ayakta durma, yatmak mümkünse oturma.
Cenaze
Aynı
camide iki cenaze var.
Biri tanınmış diğeri ise fakir fukara kesiminden iki ayrı naaşın cenaze namazı
kılınacak.
Camii önünde bakıyorum tanınmış variyetli cenazenin sahiplerine baş sağlığı dilemek için yavşaklar sıraya
giriyor fakir fukara cenaze sahiplerine ise bir başsağlığı dahi dilemiyorlar.
İşte bu yavşakların farkı bu kadar ortada…
Kıssadan Hisse
Ne oldum demeyeceksin ne olacağını düşüneceksin..
Makamlar variyetler gelip geçicidir.
Hepimi bu yalan dünyada bir sınavdayız.
Bu yalan dünyada ne yaparsak onunla gideceğimizi unutmayalım.
Biz bu şehirde ne para babaları gördük..
Bugün bunların çoğu ya sokağa çıkamıyor ya hastalıkla mücadele ediyorlar.
Hatta bir tanesinin cenaze töreni öncesi evinin önünde helallik alındığı esnada
vatandaşın birinin ortaya çıkarak “ben hakkımı helal etmiyorum bu şerefsize”
demesi bizlere örnek olmalı.
Kıssadan hisse işte…