Vali Sonel ve Cumhuriyet

Son yılların en görkemli Cumhuriyetimizin 97. Yılı kutlamalarına tanıklık yaptık.

Valimiz Tuncay Sonel’in Ordu’da göreve başladığı günden beri yaptığı güzel işler bizlerde farklılığın lafta değil icraatte olduğunu gösterdi.

Cumhuriyet bayramı kutlamaları kapsamında Ordu valiliği tarafından programa alınan havai fişek ve lazer gösterisi yanı sıra 97 adet fenerin gökyüzüne bırakılması coşkularımızı bir kez daha artırırken CUMHURİYETİMİZİN emin ellerde olduğunu gösterdi.

Cumhuriyet coşkusunu bizlerden esirgemeyen ve yeniden yaşamamıza vesile olan Valimiz Tuncay Sonel’e bir kez daha teşekkür ediyoruz…

Siyasetin Oyuncuları

İktidara gelen her partide 3 farklı amaç taşıyan insanlara tanıklık ederiz.
Mesela bunlardan birincisi: Gerçek Partililerdir…
İnanmışlardır davalarına bir kere…
En etkisiz ama sayıca en fazla olanlardır.
Dava sahibidirler.
İkincisi: Partili Geçinenlerdir…
Davayla alakaları yoktur aslında. Partili falan da değillerdir aslına bakacak olursanız.
Gerçek partililerin üzerinde bir yer açarlar kendilerine.
Tek dertleri şöhret, etiket ve laflarının dinlenmesidir.
Böylesine bir haz duyarlar bu konumda bulunmaktan.
Etkili-yetkili insanların yanında bulunmaktan keyif alırlar.
Aslında bir numaraları yoktur ama görüntüde partinin ağır abisi gibi rol keserler.
Üçüncüsü ise: Partiden Geçinenlerdir…
Ne dava bilirler ne de siyaset umurlarındadır.
Tek dertleri çıkarlarından başka bir şey değildir.
Menfaatleri için inanmadıkları yerde inanmadıkları şeyleri rahatlıkla söyleyebilirler.
Çıkar elde edebilme uğruna doğru’ya “yanlış”, yanlış’a “doğru” rahatlıkla diyebilirler.
Partileri çürüten ve en tehlikeli olan halka işte budur.
Partiden Geçinenler yüzünden Gerçek partililer yavaş yavaş sahneden çekilir.

****

Ticaret ve Kültür

Para kazanmak ile para harcamak ayrı ayrı kavramlardır…
Para kazanmak ticarettir.
Para harcamak ise kültür…
Para harcarken keyif almak ancak kültürle mümkündür.
Kültürü kısıtlı insanlar çok parası olsa da aslında fakir insanlardır.
Çünkü…
Kazanılan parayı harcayacak kültürden yoksundurlar.
O yüzden…
Para biriktirebilmek kadar, o parayı harcayabilecek kültürü de biriktirmek gerekir…
Kısacası…
Önemli olan, toplumda “kazanıyor ki harcıyor. Helal olsun!” denilen biri olabilmektir…
Söz konusu yazı ile her ne kadar birilerini kastetmemiş olsak da, yazıyı okuduğunuzda, aklınıza çevrenizde var olan birileri mutlaka gelmiştir…
Muhtemelen önce: para kazanmayı becerip, harcama kültürünün zerresi bile olmayanları…
Ardından da…
Hem para kazanıp, hem de kazandığı parayı harcarken keyif aldığını bildiğiniz çevrenizdeki
insanları düşünmüşsünüzdür?
Ne dersiniz?
Hangisi daha çok övgüyü ve takdiri hak ediyor sizce?

BİRAZ SORUMLULUK

Millet olarak her türlü zorluğun üstesinden gelme adına yaptığımız fedakarlıklar dünyaya örnek olmuştur. Mart ayından beri salgınla boğuşuyoruz. Kah sayı düşüyor, kah artıyor önlemler alınarak bu sayıların düşmesi için mücadele ediliyor.Salgın sayısız sevdiğimiz insanları aramızdan aldı. Bunun en büyük nedeni, alınan tedbirlere uymamaktır. Biraz dişimizi sıksak, maske, mesafe vi hijyene dikkat etsek incilerimiz mi dökülür,elbette hayır. Her birey biraz sorumlu olsa ülke olarak bu salgının zararları en az seviyede görürüz. Bu gerçeği bile bile neden lades der gibi ölüme doğru yürüyoruz. Hik kimsenin bir başkasının hayatını çalma gibi hakkı olmadığına göre, biraz vicdan, biraz iman ve biraz da sorumluluk var ise kurallara lütfen uyalım.