Ana Sayfa Tokmak 22 Mayıs 2022 1841 Görüntüleme

TOKMAK

Erken seçim yapılsın ya!

Ben seçimlerin erken, yani bu yılsonunda yapılmasını istiyorum…
Ülkenin seçime ihtiyacı olduğundan falan değil bu isteğim…
Çünkü…
Her yaklaşan seçim öylesine keyifli oluyor ki.
-“şimdi bu da nereden çıktı?” diyeceksiniz.
Ama gerçekten öyle…
Örneğin…
Seçim gündeme gelmeye görsün, işin başında olanlar daha bir sevecen olmaya başlıyor.
Seçilip koltuğa oturdukları andan itibaren Polat Alemdar rolüne ister istemez adapte olanlar, seçim yapılacağını hesap edip, koltuğu koruma derdine de düşünce, bambaşka biri olup çıkıveriyor.
Hatta…
Görev süresince randevu almakta bile zorlandığınız insanlar, yaklaşan seçimle birlikte sizi arayıp sormaya, bir de üstüne üstlük ” Biz de aramasak arayıp soracağın yok” falan demeye başlıyor.
İşte o yüzden seçim’in adı bile yetiyor.
Yapmacık ve yalancıktan da olsa, aranılan adamlar oluveriyorsunuz.
Herkesin arayanı soranı artıyor.
4-5  yıl arayıp da bulamadığınız insanlar ayağınıza kadar geliyor.
Telefonlarınız susmuyor, gelen-gideniniz eksik olmuyor.
Daha ne istenir ki?
Bundan keyifli bir şey olabilir mi?
İşte o yüzden erken seçim yapılmasını istiyorum…
Seçimden sonra yine unutulacak olsak da, o kapıya kadar gelenlere bir daha telefonla dahi asla ulaşamayacağımızı bilsek de, yine de seçim insana kendini özellikle de siyasetçilere karşı özel hissettiriyor!
Her ne kadar 4-5 yılda bir de olsa!

 

 

 

Siyasi Sohbet…

Biri AK Parti’de, diğeri CHP’de etkin siyaset yapmış iki isimle birlikte oturuyoruz…
Aslında bana göre Ordulu olmanın en güzel özelliklerinden biri de bu tablo olsa gerek…
Baktığınızda ne CHP’li isim AK Partili isimle 2 rekat namaz kılmıştır, ne de AK Partili isim CHP’li isimle 2 duble içki içmiştir ama sonuçta aynı sohbet ortamında, yan yana oturmuşlar…
Partileri ve fikirleri birbirine tam ters olsa da, oradan-buradan konuşuyorlar…
Birbirlerine hakaret etmeden…
Birbirleriyle alay etmeden…
Birbirlerini aşağılamadan…

Masada iki siyasetçi olur da siyaset konuşulmaz mı hiç?
Konuşuyorlar enine boyuna…
AK Partili, partisinin yanlış uygulama ve söylemlerini sıralıyor ilginç bir şekilde…
-“bana göre yanlış. Ama bunu ulu orta çıkıp söyleyemem. Hiç kimse de söyleyemez!” diyerek…

Doğrusunu söylemek gerekirse hoş, güzel ve değişik bir sohbet yaşadık AK partili ve CHP’li iki isimle aynı ortamda…
Her ne kadar söyledikleri kendi düşünceleri olsa da, en azından o isimlerin partileri, seçimler ve adaylar konusunda ne düşündüklerini öğrendik…
İsimleri mi?
“Yazmayacağız” dedik, bu yazdıklarımızın iznini bile zar zor aldık.

 

 

 

 

BÜTÇE

Ne garip Değil mi?

Ordu Ticaret ve Sanayi Odasının içinde ATATÜRK geçen bayramları kutlama mesajı için bütçeleri yetersizmiş!

İnanın çok üzüldüm,bunlara biraz bütçe temin edelim eşleri çocukları yakınları ile yurtdışı gezintilerine gönderelim.

Gariplerim pandem nedeniyle son aylarda sadece yurtiçi gezileri yaptı yurtdışı gezilerine hasret kaldılar.

Ticaret ve Sanayi Odaları üyelerine çağrıda bulunuyorum ödenmemiş aidatlarını hemen borç kredi alsınlar ödesinler ki bu yöneticileri yurtdışı gezilerine gönderelim.

Şaka bir yana şimdiden merakla bekleyeceğim 29 Ekim Cumhuriyet bayramı OTSO Yönetimi için nasıl  bir anlam ifade ediyor.

 

 

 

 

Hatırlatma !

Anavatan Partisi dönemini hatırlarsınız o dönemde Partilerinin iktidar gücünü olabildiğince kullananların çoğu, partileri iktidardan gitmeye başladığında, partilerini bir kalemde silip atmıştı.
Pek çoğu…
Daha acısı sanki o iktidarın bir parçası değilmiş gibi, sanki iktidar mensubu olmanın imkan ve menfaatlerini kendi ve çevresi için kullanmamış gibi, sanki iktidarının ülkeye verdiği zararda hiç payı ve sorumluluğu yokmuş gibi, iktidardan düşüşle birlikte partisinin adını dahi anmaz hale geldi.

Ben yakın geçmişten bir hatırlatma yapmak istedim…

 

 

 

KORNA SESLERİ…

Okurumuz, cadde üzerinde oturduğunu ve günün her saati araçların çalmış olduğu kornalar yüzünden evde huzur bulamadıklarından yakındı.
Hele yaz aylarında kapı pencere bile açamadıklarını zira caddede ki korna sesinden evin içinde durulmadığını kaydeden okurumuz “Sürücüler sanki analarının karnından korna ile doğmuşlar. Her şeye korna çalıyorlar. Çalınan kornaların çoğu gereksiz” dedi.
Araçlara kornaların gerekli anlarda çalınması için konulduğunu, bazı sürücülerin alışkanlık haline getirdiği korna çalma yüzünden tüm toplumun ruh hastası olacağını da kaydeden okurumuz “Korna çalmak da tıpkı kırmızı ışıkta geçmek ve yasak yere park etmek gibi cezai işleme tabi tutulmalı. Gereksiz korna çalanlar cezalandırılmalı” dedi.
Bunun için yasal düzenleme yapılmasını ve emniyet ekiplerinin de bu konuya hassasiyet göstermesi gerektiğini sözlerine ekleyen okurumuzun konuya ilişkin olarak söylediklerini aynen aktarıyor ve konuyu da ilgililerin bilgisine sunuyoruz.

 

 

 

Aklıma gelenler…

Yasayı bir kere delmekle bir şey olmaz…
Üzümünü ye bağını sorma…
Bal tutan parmağını yalar…
Gelen ağam giden paşam…
Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez…
Devletin malı deniz yemeyen domuz…
Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın…
Bedava sirke baldan tatlıdır…
Bugün yaşadığımız olumsuzlukların kabahati dış güçler mi bilmem ama galiba bizi bu hale bu saydıklarımız, neredeyse Atasözü gibi dilimize yerleşen bu sözler getirdi sanki…

İlginizi çekebilir

TOKMAK

TOKMAK

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri