Melek ve Şeytan…
Bir gün melek ile şeytan karşı karşıya gelmişler. İkisi de birbirinin gözlerine bakıp gözlerinde ifadeyi okumaya çalışıyormuş. Melek şeytanın yüreğinde kesin bir fesatlık olduğunu, şeytan ise meleğin yüreğinin ne kadar temiz olduğunu biliyormuş. O sırada çok güzel bir müzik çalmaya başlamış. Şeytan ellerini meleğe doğru uzatmış ve “benimle dans eder misin?” demiş. Melek bunu duyunca şaşırmış, o anda birden elini şeytana uzatmış ve dans etmeye başlamışlar. Çalan müzik o kadar güzelmiş ki ikisi de birden romantik saatlere mahkûm olmuşlar ve melek bir an şeytanın içindeki kötülükleri unutmuş. Şeytan dans sırasında meleğe dönmüş ve “seni seviyorum, ya sen?” demiş. Melek yine bir şok daha yaşamış. Durmuş ve düşünmüş bir an. “Şeytan neden bana böyle bir şey desin ki? Ama olsun yinede bende ona gerçek olmasa bile bir cevap vereyim” demiş içinden ve melekte Şeytana dönmüş “bende seni seviyorum” demiş. İşte o gün yeryüzünde dürüstlüğün romantizme boynunu büktüğü ilk an olmuş… Ya tutulacak kadar yakın ol ya da unutulacak kadar uzak…
Kermeslerden Şikayet Var..
Dün işyerime gelen bir vatandaş, kendisinin de esnaflık yaptığını söyledi.
Tahıl pazarı ve bazı boş dükkanlarda Kermes adı altında stantların kurulduğunu ve burada yardım adı altında çeşitli giyecek ve yiyeceklerin satışının yapıldığını söyleyen okurumuz “Ben bu işten son derece rahatsızım. Benim sattığım malların aynısını Kermes adı altında satışa sunuyorlar.
Gelirin bağışlanmasının söz konusu olması nedeniyle kimse de gelip ses çıkartmıyor. Aslında bu tür şeylerden artık vaz geçilmeli. Ben dükkan kirası veriyorum vergi ödüyorum. Bir de benim dükkanımda sattığım malları bunların hiç birisini yapmadan satıp, bana rakip oluyorlar” dedi.
Eğer illa ki yardım söz konusuysa insanlardan doğrudan yardım alınabileceğini, bu tür kermeslerle resmen esnafla rekabet edildiğini ve esnafların zarara uğratıldığını sözlerine ekleyen okurumuz, artık bu gibi kermeslerin kalkması gerektiğini ifade etti.
Aslında pek çok esnaf arkadaşının da bu duruma karşı olduğunu fakat korktuğu için hiç birisinin çıkıp yüksek sesle bunu söyleyemediğini de konuşmasında belirten ve kermeslerin yasaklanmasını isteyen okurumuzun konuya ilişkin olarak anlattıklarını aynen aktarıyoruz.
ANA BAŞ TACIDIR
Bir büyüğüm beyaz bir kağıda kalemi ile yazdığı notu getirdi ve yayınlamamı istedi. Okudum Anneler Günü nedeniyle kaleme aldığı yazıyı aynen yayınlamaya karar verdim işte o yazı..
Evlatlarından iyilik görmek isteyenler, ana-babalarına iyilik etsinler.
Anneleri en çok üzen, darıltan olay, evlenen çocukların eşlerini birinci plana alıp analarını ikinci plana atmalarıdır. Ana oğlunu bin bir zahmetle doğurup büyütür, evladından iyilik saygı bekler, okutur, evlendirir. Evlendikten sonra anaya sevgi, saygı azalır, ikinci plana atılırsa ananın kalbi kırılır, yıkılır.
Evlatlar anaya saygıda kusur etmemeli, eşin yeri ayrı, ananın değeri ayrıdır. Evlilikte sevgi, saygı prensiplerini karıştıranlar iflah etmez.
Sevgili Peygamberimizin “Cennet anaların ayağı altındadır” sözünü hiç ama hiç unutmamalıyız. “Ayağı altından” murad onların rızasıdır.
Başlığımızı tamamlayalım:
Ana başta tac imiş Her derde ilaç imiş
Bir evlar pir olsada Anaya muhtaç imiş
Kul Hakkı..
Kul hakkı yiyenlerin helalleşmedikçe ilahi azaptan kurtulamayacakları bir gerçektir. Cenabı Hak kendi hukukunu bağışlar. Ancak kul hakkına karışmaz.
İman esaslarını dili ile söyleyip kalbiyle tasdik etmeyenlerin Hz. Allah’ın (c.c.) Hz. Muhammed Rasulüllah’a kesin bildirdiği (helali helal, haramı haram olarak kabul etmeyenlerin, Hz. Muhammed’in son peygamber olduğuna inanmayanların tevbesi ve yaptıkları hayır-hasenat, tarafı ilahiden asla kabul edilmezler…
Mübarek Ramazan ayında Cenab-ı Hakk cümlemizin tevbelerini kabul, amellerimizi makbul eylesin.