- Kadir Engin
Ne günlerde kaldık değil mi?
Görevinden istifa edene kadar yanına gitmek için 40 takla atanlar araya birilerini koyanlar nedense şimdi bir anda “külhanbey” olup görevde iken alkış tuttukları projelerin sadece medyatik olmak amacı ile yanlış olduğunu söylemeye başladılar.
İsimlerini yazmaktan imtina etmeyeceğim, ORDUSİAD Başkanı A. Kadir Engin Ordu Stadyumunun 150 trilyon liraya mal olduğunu ve ne gereği olduğunu onun yerine fabrikalar kurulması gerektiğiniz söylemiş şimdi burada bir soru sorayım, Sayın A. Kadir Engin Ordu Stadyumunun proje ve yapılma aşamasında ORDUSİAD başkanı değimliydi o zaman neredeydi aklıda tepki koymamış bu proje yanlış dememişti.
O süreçteki Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz’ın karşında takla atarak yaylada ona yanaşmak için kuzu kesenlerin bilme neler dolduranların bugün arkalarından konuşmaları onların gerçek kişiliğinin kartvizitleridir.
Onun için ben her zaman derim yüz dostundan mert düşman her zaman iyidir.
Efsane Olmak…
En kolayıdır dert yanmak…
Eleştirmek…
Suçlamak…
Sorumluluğu başkasına atmak…
Elini taşın altına koymadan, işin cakasını satmak…
***
Bir de yeniden başlamanın riski vardır…
Adınız ‘Efsane’ye çıkmışsa…
Normalde, onu kaybetmemek için uzak durursunuz…
Kimi tesadüfi başarılara imza atanlar gibi…
Ama gerçek bir efsane iseniz…
“Yaptık, yeniden yaparız” …
Sloganınız değil hayat felsefeniz olur…
2 tane sıkıntı var ve bir türlü halledilemiyor…
Sevdiğim bir dostum söyledi…
Benim aylardan beri dile getirdiğim Kendisini ve kendisi gibi belki de binlerce insanı rahatsız eden 2 konudan yakındı.
Birincisi: Motor ve bisikletlerle dağıtım yapan, “Paketçi” diye isimlendirilen kuryelerin şehir merkezinde yaratmış olduğu trafik terörü…
İkincisi ise: Mahalle aralarında özellikle evlerin önünde yapılan tek sıra araç parkları ve bu araç parkları yüzünden bu yol üzerinde trafiğin adeta felç olması…
İkisi de hepimizin her gün resmen tanık olduğu sıkıntılar…
Her ne kadar makam araçlarıyla dolaşsalar da, bu şehri yönetenlerin bu iki durumu görmemeleri mümkün değil.
Herkesin gördüğü bu duruma bir türlü çare bulmuyor olmaları da anlaşılır gibi değil…
Öyle ya…
Kuryelerin şehir merkezinde fink atmasını ve yayaların hayatlarını tehlikeye sokmasını önleyeceksin, öte yandan da ya da sokak aralarında evlerin önüne araç park etmeyi yasaklayacaksın…
Öğrenmenin de bir maliyeti vardır
Önceden öğrenenler, indirimli fiyattan öğrenirler.
Otoriteden öğrenenler, özgürlük bedeliyle öğrenirler.
Deneyerek öğrenenler, etiket fiyatından öğrenirler.
Yaşamdan öğrenenler, gecikme zammıyla öğrenirler.
Yaşamdan da öğrenemeyenler, boşa gitmiş yaşamlarıyla öğrenirler
Sahi; Kim OY Verir!
İstek üzerine yeniden:
Bana kim OY verir…
Aday olsam…
Ve çıksam desem ki:
“Ey seçmen…
Kusura bakma…
Göreve geldiğimde, kimsenin imarında tek santim oynatmam…
Kimsenin balkonunun önünü kapatmam…
Arsasının altına tekerlek takıp yol kenarına taşımam…
Haksız verilmiş imarları söke söke geri alır…
Kimseye izinsiz tek bir çivi çaktırmam!
İmar yapılacak yeri bir yıl önce açıklarım…
Çalışma başlamadan, herkesi yerlerini satmaması için uyarırım…
***
Doğrudan alımda, dosya gezdirtmem…
İhalede kimseye kıyak geçmem…
Akrabamı, damadımı, kayınçoyu, halaoğlunu işe almam…
Partiliye ayrıcalık tanımam…
Sınavsız kimseyi işe başlatmam…
Emin olmadan kimseye erzak paketi, yakacak dağıtmam…
Hizmet adı altında hiç kimsenin aracını kiralamam…
***
Belediye ile ilgili iş yapan herkesi internetten açıklarım…
İhaleyi alıp, işi savsaklayanın…
Kalitesiz iş yapanın ümüğüne basarım…
Belediye kasasını bala benzetmem…
Kimseye bu balı tutturmam…
Parmağını yalatmam!
***
Kayırmam, kayıranı barındırmam…
Yanlış yapanı, bir dakika tutmam.”
Hangi parti aday yapar beni?
Yapsa da bir parti…
Kim oy verir ki?