Ana Sayfa Tokmak 12 Ekim 2020 2312 Görüntüleme

TOKMAK 12 EKİM 2020 PAZARTESİ

TOKMAK 12 EKİM 2020 PAZARTESİ

Ordulu Duysun!…  

Şeffaflığın her şeyin çözümü olduğunu bir türlü öğrenemedik…

Aman duyulmasın…

Aman bilinmesin…

Aman halının altına süpürelim…

Mantık bu olunca…

Koronavirüslü ilgili her şey kulaktan duymalarla sürüp gidiyor…

Orduluyu endişeye sevk edecek bu tür iddialara cevap vermeyecek de neye cevap verecek…

“Hastaneler Kovidli hastalarla doldu taştı” denilir…

Ses yok…

Ordu’da  koranalı hasta sayısı Türkiye ortalamasından daha az diyende var fazla diyende “ .

Ses yok…

Ordu’da test sonuçları 4-5 günde çıkıyor derler…

Yeni ses yok…

Ne gizleniyor, neden gizleniyor anlaşılır gibi değil…

Orduludan gizlenen gerçekler nedir?

‘Aman Ordulu Duymasın’ anlayışı ile suskunluk…

Bu şehirde koronavirüsün artmasından başka hiç şeye hizmet etmez…

‘Bir şey olsa açıklanır’ diye bekleyen Ordulu tedbirleri gevşetiyor…

Gevşeyen tedbirler hastalığı artırıyor…

Artan hastalık gizleniyor…

Çıkın açıklayın…

Ordu’da kaç test yapılıyor?

Günde kaç kovidli bulunuyor?

Hastanelerde kaç kovidli yatıyor?

Koronaya karşı hastanelerdeki durumumuz nedir?

Artırılan tedbirler nedir?

En çok nerelerde?

Artık ‘Aman Ordulu Duymasın’ yaklaşımından vazgeçin!

 

 

 

Kahrolsun karşıtlar!  

 

Köylü Hasan Amcam diyor ki, “Ordu’yu bindirmişiz kayığa, gittiği yeri mevlam kayıra”…

Yani…

Siyanürle Altın maden arayışında,

Bürokrasi ve iktidar siyasetçileri destekçi…

Muhalefet karşıymış gibi yapıyor…

Üniversitelerimizin maşallahı var, bu konuda hiç bir fikri yok…

Yargımız, siyasetle kolkola…

Zira erklerin ayrılığı değil erklerin birlikteliği var…

Eh bir de o firmaların ‘yerel milliyetçi’  duygusal ilişkili (!) destekçileri de var…

Bazıları içinde şu dönemde çok önemli sallanan ‘havuç’ un peşinde koşmak zorunda olanlar var!

O zaman ne diyelim?

Kahrolsun (!) tüm karşıtlar!

 

 

 Bu Kent’in Kaderi!  

 

Sahipsizlik bir kentin kaderi olursa…

Kent ‘metres’ muamelesi görür…

‘Sultan’ değil…

İhtiyaç oldukça gidilir ve istenilen alınır…

Kimse görmesin diye kapalı kapılar ardında sahte sevgi sözcükleri sıralanarak…

Ve gelen bir yerlerini koparır bu kentin…

Kimi Köylerinin bağırlarına  yapılan tecavüzü alkışlar…

Avuçları patlayıncaya kadar…

Kimi şehrin göbeğindeki imar vurgunlarına diz çöker…

Kimi kaçak yapılaşmanın savunuculuğuna soyunur…

***

Bürokrasisi ‘liyakat’ yerine ‘bilmem kimin adamı’ olarak gelir…

Sadece ona ve onun avenesine hizmeti, Ordu’ya hizmet diye yorumlar…

Kimi gerçekleri görse de, koltuğu kaybetmemek arzusu baskın çıkar…

Ordu’nun bağrına vurulan kahpe hançerleri seyreder…

Kimi için zaten metrestir, kendi arzuları bitene kadar tüketilmelidir…

Yani…

Yukarıdaki etkili Siyasetçisi ve ona bağlılığını göstermek için döt kıvırtan  bürokrasisi, sivil toplumu ve medyası…

Merkeze Ordu’yu değil, Ünye’yi koyunca…

Ortaya böyle bir görüntü çıkar…

Eline hançeri alan…

Bu kentin bağrına bağrına saplar!

 

 

 SAKALLILAR içerde Onlar dışarıda!   

 

FETÖ’de hala dokunulamayanlar var…
Eski bakanlar…Eski milletvekilleri… Belediye başkanları…
Bürokratlar…Belediye meclisi üyeleri…Parti yöneticileri…
Oda ve borsa başkanları…
Siyasetçi korumasındaki STÖ Temsilcileri, işadamları ve  ünvanı olan Doktorlar…
***
Eh bunlara dokunulamayınca…
‘FETÖ’ ile yakından uzaktan ilgisi olmayanlara dokunup…
Ortalıkta bol miktarda gürültü oluşması sağlanıyor…
Zira kimsenin ‘FETÖ’cü olabileceği aklının ucundan geçmeyen insanlar Yaftalanıp, yaftalanıp ya görevden alınıyorlar ya da gözaltına alınıyor yani kısacası azgın hain fetöcüler dışarıda SAKALLI garibanlar içerde!….

 

Puşt Oğlanlar!   

Siyaseten ayrışıyor olmanız…
Sandıkta farklı partilere oy veriyor olmanız…
Toplumun tamamını ilgilendiren konularda…
Sırf ‘yalakalık’ yapıp bir parsa daha kapmak için…
Üzerinize vazife olmayan konularda…
Kraldan çok kralcı olmanızı gerektirmez…
Şayet siz…
“Buyrulmamış emri puşt oğlan tutar” sözünden nasibinizi almadıysanız…
Ama gördük ki…
Vicdanları cüzdanlaşmış…
Puşt oğlanlar…
Gerektiğinde rüzgara karşı işemeyi bile…
‘Allah’ yerine koydukları para ve çıkarları için…
Göze alabiliyorlar!

 

 

Unutulmasınki;

Siyasette, ticarette, eğitimde, bilimde…
Düşmenin, düşürülmenin kaybetmek olmadığını bilen…
Sadece ‘pes’ edenlerin kaybedeceğini kavramış bir nesil…
Bu milleti Ata’sının gösterdiği noktaya taşıyacaktır!
O nedenle…
Çocuklarınıza ‘Kazanmak için her yol mubahtır’ yerine…
‘Siz pes etmedikçe hiç bir şey kaybedilmemiştir’ direncini aşılamak gerekir!

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri