“AK” Bekleyiş Sürüyor!
Mahalli seçimlerin ardından AK Parti’de sular hiç durulacakmış gibi durmuyor.
Seçim öncesi yaşanan fakat “Önümüzde seçim var” düşüncesiyle ses çıkartılmayıp, sineye çekilen pek çok rahatsızlığın, seçim sonrasında da kaldığı yerden hatta artarak devam etmesi, parti içindeki pek çok dinamiği isyan noktasına getirmiş görünüyor.
İşte; Parti içinde yaşananlar nedeniyle isyan noktasına gelen isimler arasında, yönetimleriyle birlikte partinin Altınordu ilçe başkanı Avni Özel’in sessiz sedasız istifa etmesi ve birçok ilçe Başkanının istifalarının cebinde olması gerçeği bugünkü sıkıntıların belirleyici olmuyor mu?
AK Partide aslında seçim öncesi var olan ama su yüzüne çıkartılmayan rahatsızlıkların artık aleni konuşulmaya başlandığını görüyor duyuyoruz.
Bu rahatsızlık ilçe başkanını istifa noktasına getirdiği aleni olarak ortaya çıkıyorsa partiye Ankara’daki yetkili ve etkili birilerinin ciddi ciddi el atması gerekiyor düşüncesindeyiz.
Çünkü İl başkanı Selman Altaş’ın egolarının tavan yapması ve sokakta karşılı olmaması nedeniyle 2023 Milletvekilliği ve 2024 Mahalli seçimlerde partisinin kaybettiği oyların hesabını verme zamanı geldiğini düşünen partililer Ankara’dan gelecek haberleri merakla bekliyorlar.
Yapmayın Allah Aşkına!..
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP Lideri Özgür Özel’in bir araya gelmesi sanırım birilerinin işine gelmedi.
Oysa tüm Türkiye’nin yıllardan beri beklediği olması gereken bir buluşmaydı.
Sanırım siyaseti kavga içine çekmek isteyenler hüsrana uğradı.
Oysa;
Bu millet siyasi kavgalardan yorgun düştü…
Ülkenin sorunlarının çözümü için iktidar ve muhalefetin şimdiye kadar bir araya gelmemesinin tartışılması gerekirken; normalleşme adımlarına tepki vermek, “Anormal” sayılmaz mı?..
Birileri nasıl bir senaryo peşinde bilemiyorum ama bu ülke; 12 Eylül öncesinde sorunların çözümü için bir araya gelemeyen Demirel-Ecevit inatlaşmasının bedelini ağır ödemedi mi?..
Geçmişten bihaber yeni yetmeler bunu bilmez!..
Bazı şeyleri hatırlatmakta yarar var…
Anlayana sivrisinek saz!..
Haksız mıyım Hasan Abi!
Altınordu Belediyesinin Kurucu meclis Üyeleri arasında yer alan ve şu an Altınordu Belediyesi Meclis 1. Başkan vekili olarak görev yapan kişiliğine ve dürüstlüğüne kefil olduğum Hasan Karamustafaoğlu’nun sosyal medyada yaptığı “Böyle İyimi” paylaşımının altına imzamı atarım çünkü böyle yanlışlıkların her geçen gün çoğaldığına şahit oluyoruz.
Fakat bu paylaşımı yapan arkadaşımızın aynı hassasiyeti Altınordu Belediye Başkanı Ulaş Tepe’nin Meclis toplantılarını şeffaf olarak yayınlayacağız açıklaması yaptığı halde yangından mal kaçırır gibi basına kapalı yapması karşısında sessiz kalması aklıma “pancara gelince kıyır kıyır sapına gelince MÖööö” yakıştırmasını getirdi.
Elbette meclis toplantısının sesi yerinde yapılmasının arkasında “gizli” hesaplar vardır.
Belki de kuşların dediği gibi yangından kaçırılması gereken mallar yani satılması gereken araziler gibi her halde…
Şimdi sen söyle haksız mıyım Hasan abi!
Açtırma Kutuyu, Söyletme Kötüyü…
Bak seni son kez uyarıyorum” garı parasıyla” adamın diye geçinen sapık ruhlu!
Evet ben 6 yaşında ailemin bütçesine yardımda bulunmak için Simit sattım, Gazete sattım, Ayakkabı boyadım, Garsonluk yaptım hatta su bile sattım ama senin gibi yanımızda çalışan evli barklı kadınlara sarkarak yuvalarını dağıtmalarına neden olarak haçlık aldığım dostlarımı satmadım.
Yemin ediyorum sana yazdıklarımdan ben utanıyorum!
Yazmak istemiyorum ama sen 2 kadeh içince beni şarap şişene malzeme yapıyorsun.
Ne yapmışım, Gazeteci okulundan mezun olmamışım yakınlarımın yanında sağa sola giderken bugünlere gelmişim.
Evet doğru…
Asla inkar etmem Eniştem başta olmak üzere Ahmet Gürpınar, Orhan Gülen ve Necdet Uzun ile olan yakın dostluğum sayesinde onların yanlarında yer aldım ve mesleğin içine adımımı atarak bugün Matbaa ve Gazete sahibi olarak bir yerlere geldim.
Peki sen ne yaptın neyse fazla uzatmayayım sana bu son uyarım olsun eğer şarap masana malzeme arıyorsan geçmişte olduğu gibi sebze pazarındaki meyve manavlarından bir elma arakla onunla şarabını iç…
Boztepe’ye Kıymayalım…
Yemin ediyorum her Boztepe’ye baktığımda içim acıyor…
O güzelim yeşilliğin içine yapılan v hala yapılmakta olan BETON yapılara dur diyecek bu şehrin sahibi olmaması sadece benim değil benim gibi Ordu sevdalısı binlerce Ordulunun içini acıtıyor.
Merak ediyorum kendilerini çevreci olarak tanımlayan Çevreci önlüğü ile sokaklarda gezinen arkadaşların gözü Boztepe’nin Beton tepe olduğu yolundaki hızlı ilerleyişini göremiyorlar mı?
Eğer bu arkadaşların uzağı görme gibi bir problemleri varsa Tüfekçi Salih abinin işyerinde orada uzağı yakınlaştıran Dürbünler var alsınlar baksınlar!
Sayın Valim Belediye Başkanlarım STÖ Örgüt temsilcilerimiz, sizlerden rica ediyorum bu çirkin yapılaşmalara izin vermeyin geleceğe kötü bir miras bırakan isimler olmayın.
Şehre Hayat veren…
“Nefes aldığın şehir ne kadar şanslı. Kim bilir, sesini gökyüzü sanan kuşlar bile vardır.” diyor, Sait Faik Abasıyanık.
Sana iyi gelen şehir mi?
Şehre iyi gelen sen misin?
Yoksa sevdiğin şehri anlamlı kılan sevdiklerin mi?
Ya da yaşanmışlıkların veya yaşayacakların mıdı
Belki de hepsi ve dahası; çünkü daha fazla fırsat, daha fazla eğitim, daha iyi sağlık ve bakım, daha hızlı ve konforlu ulaşım, daha çok sosyal ve kültürel etkinliğin bir arada bulunduğu yerlerdir.
Bu yönüyle şehirlerin, ait oldukları toplulukların sembolü olduğu, şehrin ruhunun, her toplumun hatta her bireyin şehre yüklediği anlamlarla bütünleştiği düşünülmektedir.
Diğer yanda şehri güzelleştiren içinden geçen çayın suyudur.
Kesişen yolların, birleştiği, birleşen yolların kesiştiği…
Ama en önemlisi de şehri güzelleştiren şey, insandır.
İnsanı mutlu ve güvenli kılan ise yaşam alanındaki konfordur.
Bu şansı geçmişten geleceğe taşıyan, bu kentin insanları ve geleceğe ışık tutan yöneticileridir.
Bu şehri güzelleştiren, yaşamla içi içe olan hayat telaşı ve umuttur.
Dünyaya; konukseverliğini, kültürünü, tarihini, gelenek ve göreneklerini, bilgi birikimini aktaran ve paylaşanlardır.
Bu şehre hayat veren bereketli topraktır.
Sıcak, soğuk akan suyudur.
Gökyüzünde uçan kuştur, Aldığın nefestir.