Ana Sayfa Yazarlar 19.03.2021 744 Görüntüleme
Temel AŞAR

Hayat ne uzun ne kısa sadece yaşadığın gün kadardır.

Tablo ve İnsan…

 

 

Bugün Cuma yine farklı bir “Kıssadan Hisse”yi köşeme taşıyorum. Umarım paylaşımım hoşunuza gider.

Eski İstanbul’da entelektüellerin çıktığı kahvehaneler varmış.
Bu kahvehanelerde ortaya bir mesele atılır, meselenin iki ayrı düşüncesinde olanlar karşı karşıya geçer ve tartışmaya başlarlarmış.
Uzun süren tartışmalar yaşanır, sonunda o mesele ile ilgili ağırlık kazanan görüş de ortaya çıkmış olurmuş.
Yine bir gün bir tartışma konusu atılmış ortaya.
Konu “Louvre Müzesi’nde bir yangın çıkıyor.Yangının çıktığı odada Da Vinci’nin ünlü tablosu Mona liza ile 5 yaşında küçük bir çocuk var.Hangisini kurtarırsınız?”
Kimi tablonun kurtarılmasından yana olmuş kimi ise çocuğun kurtarılmasından yana…
Tablo’nun kurtarılmasından yana olanlar “Gelecek kuşakları bu muhteşem sanat eserinden mahrum edemeyiz. Bu hakkı onların elinden alamayız” fikrini ileri sürmüşler.
Çocuğun kurtarılmasından yana olanlar ise “diğeri sonuçta bir tablo. Belki bu çocuk büyüdüğünde Da Vinci’den daha ünlü bir sanatçı olacak. Belki yaptığı eserler Mona lisa’dan daha değerli olacak. Bunu kim bilebilir ki?” diye savunmuşlar.
Sait Faik Abasıyanık kenarda olup bitenleri sessizce dinliyormuş.
Sonunda tartışan gruplar bu durumun farkına varıp “Sen ne diyorsun üstat?” diye sormuşlar.
Abasıyanık hiç düşünmeden “Ben çocuğu kurtarırdım” demiş.
“Neden?” diye sormuşlar?
“Çünkü o bir insan” cevabını vermiş…
İnsanlar, diğer insanları inancıyla, siyasi görüşüyle, düşüncesiyle, davranışlarıyla, hareketleriyle, söylemleriyle, etnik kökeniyle, cinsel tercihleriyle, tuttuğu takım ile öylesine yargılar hale geldi ki, yargıladıklarının insan olduğu hiç mi hiç aklına gelmez oldu…
Halbuki, yukarıdaki tüm özellikleri kazıyın, herkesin altından insan çıkıyor!

İlginizi çekebilir

Beter Olsun!

Beter Olsun!

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri