DOLAR
Alış:
Satış:
EURO
Alış:
Satış:
GBP
Alış:
Satış:
Suya düşen planlar…
Hep söyleriz ne kadar yaşarsan yaşa insan hayatı yaşadığı kadardır.
Bu şehirde ne güzel insanlar yaşadı..
Yaşamın içinde yer alırken bizlere o kadar güzel miraslar bıraktılar ki bugün hala onları anlata anlata bitiremiyoruz.
Buradan şunu çıkartıyorum ki ÖLÜM hepimizin kaçışı olmayan bir son onun için yaşadığımız günlerin kıymetini bilelim birbirimiz sevelim ve arkamızdan “İyi İnsandı” sözlerini miras bırakalım.
Yazımı bir hikaye ile tamamlamak istiyorum buyurun okuyalım..
Çünkü bu hikayeden çıkarmamız gereken çok önemli ders var…
Birgün minik bir sineğin vızıltısı, bir anda tüm ormanı derin bir sessizliğin içine gömüverdi!
Hemen tüm orman canlıları bu vızıltının arkasından birdenbire dikkat kesildiler, yoğun düşünce ve güdülerinin eşliğinde kafalarında ince planlar yapmaya başladılar.
Nehirde kendi halinde yüzmekte olan somon balığı, yukarı doğru baktığında, nehrin tam üzerinde uçup duran sineği gördü ve kendi kendine şöyle düşündü:
“Eğer bu sinek biraz daha alçaktan uçarsa hemen yukarı doğru sıçrar ve ben de onu kolayca yakalayıp yiyebilirim!”
Aynı anda nehir kıyısında duran bir ayı da sineği gördü ve kendi kendine şöyle düşündü:
Eğer bu sinek biraz daha alçaktan uçarsa, nehirdeki somon balıklarından biri onu yakalamak için yukarı doğru sıçradığında, ben de o balığı yakalayıp yiyebilirim!”
Nehrin biraz yukarısındaki bir tümsekte saklanmakta olan bir avcı da aynı sineği gördü ve o da şöyle geçirdi aklından:
Eğer bu sinek biraz daha alçaktan uçarsa, nehirdeki somon balıklarından biri o balığı yakalamak için ortaya çıkar.
Ben de o sırada somon balığını yemeyi düşünen ve suya atlayan bir ayıyı kolayca vurarak avlarım!”
Avcının saklandığı tepeciklerin üzerinde olan bir fare de aynı anda sineği gördü ve tabii o da şöyle düşündü:
Eğer bu sinek biraz daha alçaktan uçarsa, nehirdeki somon balıklarından biri onu yakalamak için yukarı doğru sıçradığında, bu ormandaki ayılardan biri o balığı yakalamak için ortaya çıkar ve nehre atlar.
Böylece avcı da onu vurmak için hızla yerinden fırladığında cebindeki sosisli sandviç yere düşer ve bende böylece bugünkü yemeğimi çıkarmış olurum!”
Farenin biraz üzerindeki kayalıktaki bir kedi de aynı sineği görmüştür ve o da bu mantığa göre doğal olarak şöyle düşünmektedir:
Eğer bu sinek biraz daha alçaktan uçarsa, nehirdeki somon balıklarından biri onu yakalamak için yukarı doğru sıçradığında, bu ormandaki ayılardan biri o balığı yakalamak için ortaya çıkar ve nehre atlar.
O sırada avcı da onu vurmak için hızla yerinden fırladığında cebindeki sosisli sandöviç yere düşer ve onun arkasındaki fare tam o sosisli sandöviçi yemekle meşgulken… ben de onu yakalar ve bugünlük yemeğimi çıkarmış olurum!”
Ormandaki canlıların düşünceleri işte böyle saniyeler içinde değişik boyutlarda gel git yaparken; tam o sırada kahramanımız, vızıldayan sinek alçalır ve nehre daha yakın uçmaya başlar.
Nehirdeki somon balığı onu yakalamak için yukarı doğru sıçrar ve nehrin yakınında olan ve çoktan beri sineği izleyen bir ayı, balığı yakalamak için ortaya çıkar, nehre atlar ve onu gören avcı da ayıyı vurur!
Derken avcının cebindeki sosisli sandviç yere düşer ve avcının arkasındaki fare o sosisli sandviçi yemek üzere ortaya çıkar.
Tam bu sırada da kedi de fareyi yakalamak üzere onun üstüne atlar!
Fakat o da ne?…
Beklenmedik bir şey olur, kedi fareyi ıskalar ve cuppadak nehre düşer!..
Bu hikayeden çıkarılacak ufak ders:
Üzerinde ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın, bazen en mükemmel planlar bile suya düşer…