Ana Sayfa Yazarlar 24.08.2023 419 Görüntüleme
Temel AŞAR

Hayat ne uzun ne kısa sadece yaşadığın gün kadardır.

Şiddet ve Suç Artıyor…

Türkiye’de son yıllarda artan şiddet olayları, toplumun canını acıtan ve endişelendiren bir gerçeklik haline geldi.

Bireysel silahlanmaya ilişkin Umut Vakfı’nın verdiği rakamlar  şoke edici boyutta. Umut Vakfı tarafından açıklanan rakamlara göre, Türkiye’de 4 milyon ruhsatlı ve 36 milyon ruhsatsız silah bulunuyor. Bu ürkütücü sayılar, ülkedeki silahlanmanın ciddiyetini ve tehlikesini gözler önüne sermek seriyor.

Türkiye’de artan şiddet olaylarının temel nedenleri, çeşitli faktörlerin bir araya gelmesiyle oluşmaktadır. Bunların başında, ekonomik ve sosyal sorunlar gelmektedir. Yoksulluk, işsizlik ve gelir eşitsizliği gibi sosyo-ekonomik sorunlar, toplumda huzursuzluğa ve gerilime yol açmakla birlikte yargıya olanın güvenin azalması, sık sık çıkan af niteliğindeki infaz kanunlarıyla suçların cezasız kaldığı algısı da yerleşiyor.

Suçların cezası kalması hem suç işleyen için cezaının caydırıcılığını ortadan kaldırıyor, hem de suç mağdurunun cezasız kalan yargılama sebebi ile intikam güdüsü ile suç işlemesine sebep oluyor. Etkili bir adalet sistemi oluşturulamaması ve suçluların cezalarını çekmeden serbest bırakılması, şiddeti teşvik eden bir ortam yaratmaktadır.

Ülkedeki kaçak göçmen sorunu da şiddet olaylarını arttırıyor. Bu kişilere toplumun duyduğu öfke sebebiyle de suç işleniyor, yoksul kalmış, ötekileştirilmiş, bambaşka bir bir kültür ve coğrafyadan gelmiş, suç geçmişi bilinmeyen göçmenler de suça karışıyorlar. Özellikle devlette hiç bir kaydı bulunmayan ,ülkeye kaçak yollardan girmiş kişilerin işledikleri suçlarda, resmi hiçbir kayıtları olmadığı için yakalanmaları da mümkün olmayabiliyor.

Peki bu artan şiddet sarmalı nasıl çözülebilir?

Özellikle şiddet içeren suçların süratle aydınlatılıp, faillerinin yakalanması ve adil bir şekilde yargılanması, verilen cezaların ise etkin bir şekilde infaz edilmesi toplumda suçların karşılıksız kalmayacağına olan inancı artırabilir.

Suçun engellenmesinde hukuki düzenlemeler de tek başına yeterli olamaz. Toplumun sosyal bilincinin artırılması, şiddetin zararları ve sonuçları konusunda farkındalığın oluşturulması, eğitim kurumlarında, medyada ve sosyal platformlarda şiddete karşı yapılan bilinçlendirme çalışmaları, toplumsal şiddetin azaltılmasında şiddetin önlenmesinde önemli bir rol oynayabilir.

Yine toplumdaki kutuplaşmanın ve derinleşen uçurumun, toplumsal dayanışma ve uzlaşı kültürü ile eritilmesi de şiddetin azaltılmasına yardımcı olabilir. Siyasi liderlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve toplumun farklı kesimlerinin bir araya gelerek şiddete karşı ortak bir tavır sergilemeleri, toplumda huzur ve barışın sağlanmasına katkı sağlayabilir.

İlginizi çekebilir

Bu İşin Şakası Yok…

Bu İşin Şakası Yok…

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri