16 Nisan 2017 Pazar günü yapılacak olan EVET-HAYIR yani referandum için sayılı günler kaldı.

Ortalıkta suskunluk ve bekleyiş var.

Bu suskunluk niye beklenen ne kimsenin ağzını bıçak açmıyor.

Yani vatandaş artık ser veriyor sır vermiyor.

Onun için bende diyorum ki;

Bırakalım, kim ne çalacak, kim ne söyleyecek istediği gibi çalsın ve söylesin. Kime ne zararı var?

Özgürlüklerden, demokrasiden bahsediyoruz ya…

Her şey özgürce demokratik hak ve özgürlükler içerisinde yapılsın.

Kime ne sakıncası olabilir ki?

Bırakalım, kim ne çalacak, kim ne söyleyecek istediği gibi çalsın ve söylesin. Kime ne zararı var?

Özgürlüklerden, demokrasiden bahsediyoruz ya…

Her şey özgürce demokratik hak ve özgürlükler içerisinde yapılsın.

Kime ne sakıncası olabilir ki?

Buraya kadar var mı yanlış bir şey?

Elbette yok.

Ama şunlara da uyulsun: Ne bileyim söylenecek veya çalınacak herhangi bir şeyde provokatörlük yapılmasın.

Provokatörlük yapanlara izin verilmesin. Kullanılacak söylemlerde ve eylemlerde suç unsuru olmasın. Demokrasi var diye, Demokles’in kılıcı insanların üzerinde sallanmasın. İnsanların özgürlüğüne, yaşam alanına müdahale edilmesin.

Söylenecek ve çalınacak söylemler, birilerinin zülfüyaresine dokunmasın.

Yine siyasi argümanlar kullanılırken, kullanılacak argümanlar karşıyı kışkırtacak nitelikte olmasın.

Her şey samimi ve kardeşçe yapılsa ne olur ki?

İnanın kazanan hepimiz oluruz.

Unutmayın hayat çok kısa.

Unutmayın bir tane ülkemiz var, kıymetini bilelim.

Gidecek başka yerimiz yok.