DOLAR
Alış:
Satış:
EURO
Alış:
Satış:
GBP
Alış:
Satış:
Seçmen
S
Siyasette
seçimlere yönelik “seçmenin eli alıştı”
diye bir tabir var.
Bu şu demek:
Seçmen ilk defasında herhangi bir nedenden ötürü bir partiye ya da bir kişiye
oy veriyor.
İkinci kez aynı parti ve kişiye oy vermesiyle birlikte psikolojik olarak o
partiyi ve kişiyi her ortamda savunur hale geliyor.
Zaten ikinci verilen oydan sonra eli de beyni de uyum sağlıyor o parti ve
kişiyle.
Sonraki seçimlerde de bu el alışkanlığını sürdürüyor.
Başka partiye ya da kişiye oyu nasip olmuyor.
Oy verdiği partinin de kişinin de yanlışlarını görmüyor.
Başka partinin ve kişinin doğrularını da görmüyor işin gerçeği.
Oy vererek desteklediği parti ve kişinin her yanlışı içinde doğruyu arama, oy
vermediği parti ve kişinin doğruları içinde de yanlış arama derdine düşüyor.
Seçmen her ne kadar aidiyet duymaya başladığı parti ve kişiyi kolay kolay
bırakmıyorsa da gün geliyor oy verdiği parti ve kişi kendi maddi ya da manevi
çıkarlarıyla ters düşüyor.
İşte o anda, el alışkanlığına rağmen hiçbir sıkıntı duymaksızın bir anda
partiyi de kişiyi de değiştiriveriyor.
Sonuç olarak…
Seçmenlerin büyük bir bölümü el alışkanlığı ile sandığa gidiyor.
Ve bu el alışkanlığı, kendisin yapılan en küçük bir hatayı dahi affetmiyor.
Hele bir de cebindeki para azalmışsa, oy verme alışkanlığını anında terk
edilebiliyor.
Zaten…
“Bugüne kadar sağ partilere oyum nasip
olmadı” ya da “partilere hiç oy
vermedim” Sol diyenlerin bir anda “vermedim”
dedikleri partilere oy vermesi de bu şekilde açıklanabiliyor.