Ana Sayfa Yazarlar 19.02.2020 395 Görüntüleme
Temel AŞAR

Hayat ne uzun ne kısa sadece yaşadığın gün kadardır.

ESNAF ENDİŞELİ….

Sahi bize neler oluyor, eskiden yaşanan ekonomik krize “Kriz” var denilerek önlemler alınmaya çalışırdı.
Faka ne gariptir ki bugünlerde denilmediği gibi kimsenin ağzından kriz lafı çıkmıyor.
Durum böyle olunca insan iki şey düşünüyor…
Ya kriz yok, ya da kriz yokmuş gibi davranılıyor.
Kriz gerçekten yoksa ve “yok” deniliyorsa, mesele de yok…
Ancak…
“Kriz varsa ve krizi hissediliyor ve söylenmiyorsa, bu da insanların çekindiklerini, korktuklarını, yanlış anlaşılacağını düşündükleri için olsa gerek” diye düşünüyoruz.
O yüzden…
Şu sıralar “İşler nasıl” diye sorduğumuzda aldığımız “Bu günümüze şükür” ya da “Oluyor bir şeyler” cevaplarını aldığımızda, bu cevapları genellikle “İşler son derece kötü.

Ama bunu açık açık söyleyemiyorum. Çünkü hem korkuyor, hem de battı zannedilecek diye endişeleniyorum” diye algılıyoruz…

Mesela yıllardan beri babadan aldığı bayrağı taşıyan konfeksiyon işi yapan bir dostumuz var.
İşyeri  şehrin en iyi yerinde.
Ben kendi mülkü zannediyordum ama işyeri kiraymış.
Oldukça da ciddi bir kira bedeli ödüyormuş.
Duyunca adeta küçük dilimi yuttum.
Her neyse!
Konuştuk ayaküstü…
Sorduk işlerin nasıl olduğunu…
Önce “Fena” dedi, sonra anlatmaya başladı.
Kadınlar dükkana geliyor. Elbiseleri beğeniyor. İçlerinden en az 4-5 tanesini alıp deneme kabinine gidiyor.
Sonra, elbise üzerindeyken beraberinde olan insana fotoğraflarını çektiriyor.
Sonrasında da “Ben bir dolaşıp geleceğim” diyerek çıkıyor dükkândan. Bir daha da asla gelmiyor” derken krizin var olduğunu ima ediyordu.

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri