DOLAR
Alış:
Satış:
EURO
Alış:
Satış:
GBP
Alış:
Satış:
Ramazan Röportajı!
Gözümle görmesem kesinlikle inanmazdım.
Birinden duymuş olsam “Hadi oradan! Benimle kafa mı buluyorsun?” derdim.
Bir yerlerde okusam “Bu kadar da olmaz! İyi ki yalandan kimse ölmüyor?” diye dalga geçerdim.
Fakat…
Bizzat izledim, gözlerimle görüp, kulaklarımla duydum şimdi bahsedeceğim sokak röportajını.
Efendim sokak röportajında soru şu:
-“Orucu ilk hangi şehir açar?”
Kucağında çocuğu, gözünde güneş gözlüğü ve şık kıyafetleriyle bir hanımefendinin soruya verdiği yanıt: Hurma!
Hadi soruyu anlamadı, karıştırdı, hangi şehir açar lafını hangi şeyle açılır anladı falan diye düşünüyorsunuz ama nafile…
Kadın ısrar ediyor: “Ben yine de Hurma diyorum.”
İkinci vatandaş 20 yaşlarında bir genç.
Verdiği cevap: Konya…
-“Neden Konya?” diye soruyor röportajı yapan?
Genç bunu da cevaplıyor: “Çünkü Mevlana orada”
Bisikletinin üzerinde duran 40 yaşlarında birine yöneltiliyor soru.
Verdiği cevap: İstanbul…
-“Neden İstanbul?” sorusuna ise gayet mantıklı bir cevap veriyor kendince: “Çünkü Türkiye’nin en büyük şehri de onun için”
En son 30 yaşlarındaki bir şahsa uzatılıyor mikrofon.
Şahıs hiç düşünmeden veriyor cevabı: Adana…
-“Peki, neden Adana?” sorusuna verdiği cevap ise olağanüstü! “Çünkü” diyor şahıs “Adananın plakası 01”
Hepsi o kadar emin ki verdiği cevaptan.
Hepsi o kadar verdiği cevabın mutlak ve doğru cevap olduğunu düşünüyor ki…
“Bu iş doğu- batı meselesi, bu iş saat farkı meselesi” falan da desen ikna olmuyor.
-“Ben böyle biliyorum” diyor, adeta “Sen ne dersen de umurumda değil. Benim dediğim kesinlikle doğru” edasıyla…
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmasına mı, Allah vergisi aklın ısrarla kullanılmaması için gayret gösterilmesine mi, yoksa cahilliğin bu denli paçalardan akmasına mı üzüleceğimizi bilemedik.
Normalde bu tür olaylar insanı güldürür ama biz gülemediğimiz gibi resmen endişeye kapıldık.