Ana Sayfa Yazarlar 16.04.2019 504 Görüntüleme
Temel AŞAR

Hayat ne uzun ne kısa sadece yaşadığın gün kadardır.

Pirinç ve Bulgur…

Vaktiyle Anadolu’da pirinç yetiştirilmezken, en iyi pirinç Mısır’ın bir liman kasabası olan Dimyat’tan gelirmiş.
Kârı da buğdaya göre oldukça yüksekmiş. O yüzden birçok çiftçi buğday yetiştirmektense pirinç getirip satmayı tercih etmeye başlamış.
Bu çiftçilerden biri, kendi buğday tarlasını satmış, aldığı parayı yol parası yapıp Dimyat’a pirinç almak için yollara düşmüş. Daha o Dimyat’a varamadan bindiği gemiyi Akdeniz’de korsanlar yakalamış, diğer yolcularla birlikte adamcağızı soyup soğana çevirmişler. Tabii pirinç almak için sattığı koca tarlanın parası da böylelikle uçmuş gitmiş.
Çiftçi bin bir zorluk içinde kös kös memleketine geri dönmüş.
Geldiğini duyan arkadaşları ziyaretine koşmuş. “Ee hayırlı olsun, sen de pirinç tüccarlığına başladın demek. Yakında köşeyi de dönersin artık” demişler.
Adam kızgın “Ne köşeyi dönmesi!” demiş çiftçi omuzları düşerek. “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan da oldum.”
İşte! “ Daha iyisini elde etmek uğruna çalışırken elinde bulunanları da yitirmek.” Anlamında kullandığımız o meşhur söz buradan yelerleşmiş ağızlara.
Biz bu sözü çok severiz…
Zira her alanda karşılığı vardır bu sözün…
31 Mart öncesi siyasette de bu sözü anımsatacak olaylara şahit olmuştuk.
Bazı adaylar, karşı taraftan da oy alayım derdine fazlasıyla düşünce, kendi oy tabanını kaybederek seçimi kaybetmesi bize Pirinç peşinde koşarken, bulguru kaybediyor sözünü hatırlattı.
Belki bazılarının yapmış olduğu ve samimi gelmeyen bu tür hareketler daha çok dikkat çekiyor olsa da sözünü ettiğimiz bu tür davranışları hemen her aday yapıyor…
Hem de bulgurun gittiğinin farkına bile varmadan…

İlginizi çekebilir

Ne Hale Geldik!

Ne Hale Geldik!

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri