DOLAR
Alış:
Satış:
EURO
Alış:
Satış:
GBP
Alış:
Satış:
Padişahın Atı!..
Bugün Cuma yani haftanın son resmi iş günü..
Havalar nasıl diye sorarsanız günde 3-4 mevsimin yaşandığı Karadeniz’in tam ortasında yeşil ile mvinin kesiştiği cennetten bir köşede yaşayanların havası nasıl olursa bizde de öyle…
Onun için bugün size yine farklı bir fıkra yazalım istedim.
Hayırlı Cumalarımızı olsun dileklerimizle buyurun okuyun
Padişah atını çok severmiş…
O kadar severmiş ki adeta yaşam kaynağıymış at’ı onun için.
Çevresindekileri sürekli “Aman haa… Atıma benden iyi bakın. Atımın hastalık ya da ölüm haberini getirenin bile başını keserim” diye uyarırmış.
Olacak ya, kısa bir süre sonra ölmüş at.
Herkesi büyük bir telaş almış.
Hiç kimse atının öldüğünü söylemek istemiyormuş Padişaha.
Sonuçta kellerinin gideceğin biliyorlarmış çünkü…
Ama bir şekilde de söylemek gerektiğinin farkındaymışlar…
Seyislerden biri “merak etmeyin ben söylerim” demiş.
Çıkmış padişahın huzuruna başlamış padişah ile konuşmaya…
-Padişahım sizin atınız var ya yemek yemiyor…
-Nasıl yani…
-Su da içmiyor…
-Niye ki?
-Vallahi bilmiyorum, sırt üstü yatmış ayakları da havada…
-Allah Allah!
-Üstelik kıpırdamıyor da…
Padişah dayanamamış:
-Yahu şuna öldü desene?
Seyis:
-Vallahi ben demiyorum padişahım. Siz söylediniz…
Şu sıralar kime işlerin nasıl gittiğini sorsak önce “Şükürler olsun!” diyor.
-“Sanki biraz durgunluk var” dediğimizde “Ehh Var biraz” diyor…
En son, “kiminle konuşsak kötü olduğunu söylüyor” dediğimizde ise fıkra misali “Ben demedim. Sen dedin” e getiriyor işi…