DOLAR
Alış:
Satış:
EURO
Alış:
Satış:
GBP
Alış:
Satış:
Köşeyi Dönmek!
Hayatı bir anda değişen veya daha doğru bir tabirle zengin olan kişiler için “köşeyi döndü” deriz. Acaba böyle bir durumda bu tabir niye kullanılır. Zengin olan bir insan için köşeyi döndü demek nerden dile pelesenk olmuş.
Hiç düşündünüz mü?
Şimdi bir örnek vermek gerekirse,Birkaç arkadaş bir yerde toplanıp hayaller kurarken iddiaya girerler. Karşılarında bir sokak girişi ve caddenin kesiştiği bir köşe vardır. Zaman tutalım derler, “şu ilerideki köşeyi en hızlı kim dönerse diğerleri bütün mallarını ona versin. Böylelikle en azından içimizden biri hayallerine daha çabuk ulaşır” düşüncesiyle bir anlamda iddiaya girerler. Sonra içlerinden biri diğerlerinden daha hızlı döner köşeyi ve söz verdikleri gibi diğerleri mallarına ona verir.
Tabi biri aniden zengin olunca diğerleri fakirleşir. Çevresindeki insanlar bunun nasıl olduğunu merak eder. Tabi soru her sorulduğunda verilen cevap “köşeyi döndü” derler başka da bir şey diyemezler. Bundan sonra da zengin olan kişiler için “köşeyi dönmek” tabiri kullanılır.
Köşeden bakmak ise daha farklı bir anlamı vardır. Köşeden bakmak deyimi olaylara geniş açıyla bakan insanlar için kullanılır. Köşeden bakınca açı itibariyle her yönü görebileceği için bu deyim tercih edilmiştir.
Köşeden bakmakla köşe dönülür mü diye sorarsanız olmaz. Köşeyi dönmek Türkiye’de kolay aslında. Çok fazla emek sarf etmeden köşeyi dönebilirsiniz. Ankara’da dayı, harman ayı, müşteride fazla sayı gibi imkanlarla köşeyi dönmek mümkün. Türkiye’de son zamanlarda kimlerin ne kadar rüşvet aldığı yönünde farklı iddialar var, rezalet itiraflar var. Şöyle bakıyorum da ne iddialar var. Keşke köşeyi bir an önce dönmeyi düşünenler, komşusunun durumuna bir baksa. Hani “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” diye bir hadis var ya. Bunu bir anlayabilsek.
Yüz binlerce köşenin olduğu bir memlekette elbet dönecek bir köşe bulursunuz ama dünyaya köşeden bakmak erdemli olmayı gerektiren bir davranıştır.
İnsanlar doğarken eşit şartlarla doğmuyor belki ama öldüğünde tüm şartlar eşit. Ne kadar zengin olursanız olun, ihtiyaç duyulan şeyler belli. Tabut, kefen, cenaze arabası, pide ayran bir de cenaze namazını kıldıracak olan imam. Tabi bir miktar da pamuk lazım. Ama telaş etmeyin. Bütün bu hizmetler artık belediyelerimiz tarafından veriliyor. Bir şekilde defnedilirsiniz. Belediyelerimizin veremediği tek hizmet cenaze namazını kılarken tabutun arkasında saf tutacak cemaati ayarlayamıyor. Bunu hayattayken sizin karakteriniz, yaşama biçiminiz, iyiliğiniz, kalender yapınız belirliyor. Onun için doğarken ve yaşarken şartlar eşit değil ama ölünce eşit. Diğer tarafa hiçbir şey götüremiyoruz. Bir an önce köşeyi dönmeyi arzulamaktansa, hayata köşeden bakmak lazım.
Kırmamak, dökmemek ve kibirlenmemek lazım.
O zaman daha farklı olur bu dünya.