DOLAR
Alış:
Satış:
EURO
Alış:
Satış:
GBP
Alış:
Satış:
KOLTUK HASTALIĞI!
Adam siyasi partinin bir üyesi.
Her ağzını açtığında Parti içi demokrasiden söz etmeden geçemiyor.
Hemen her fırsatta, demokrasinin uygulanmıyor olmasından yakınıyor.
Genel başkan cuntası olduğunu söyleyip, genel merkez baskısından yakınıyor…
“Herkes seçimle gelmeli. Seçimle gitmeli” diye neredeyse avazı çıktığı kadar bağırıyor.
***
Gün geliyor, hasbelkader sıra bir şekilde ona geliyor.
O güne kadar eleştirdiği genel başkan ve genel başkanın talimatıyla bu kez kendisi koltuğa bir güzel oturuyor…
Hem de…
Önceden söylediği o sözleri sanki kendisi söylememişçesine ve hiçbir utanma emaresi taşımadan;
“Partimin verdiği görevden kaçmam mümkün değil” diyebiliyor.
Tepeden indiği hatırlatıldığında ise;
“Ne yani? Verilen görevi kabul etmese miydim?” diye de üste çıkmaya çalışabiliyor.
***
Anlayacağınız…
Her şey, sıra kendine gelinceye kadar kötü…
Başkası olduğunda atamayı gayrı meşru sayıp, kendisi olduğunda aynı atamayı meşru hale getirebiliyor.
Kısacası…
Bir koltuk bulduğunda, hemen herkes geçmişi unutuveriyor bu siyasette…
***
Tıpkı bir hastalık gibi…
Bu hastalık uzun yıllardır devam ettiğine göre…
Bizim ülkemizde ki siyasetin hasta olmadığını söylemek mümkün mü?
Koltuk yokken söylenenlerle, koltuğa oturulduğunda söylenenler ne zaman aynı olursa, siyaset bu hastalıktan kurtulacaktır.
Aksi takdirde…
Hastalıklı siyasetin bu ülkeye gelecekte verebileceği maalesef pek bir şey olmayacak…