Ana Sayfa Yazarlar 1.09.2022 475 Görüntüleme
Temel AŞAR

Hayat ne uzun ne kısa sadece yaşadığın gün kadardır.

KALDIRIMLAR…

Aslına bakarsanız yıllardan beri yazıyoruz çiziyoruz ama nedense bir türlü çözüm bulunamıyor ya da çok açık söyleyeyim bulunmak istenmiyor..

Ordu’nun her bölgesinde var bu aymazlık, çünkü kaldırımlar ve sokaklar adeta işgal edilmiş durumda.
Altınordu  sokaklarında ve caddelerinde dolaşırken her zaman Necip Fazıl’ın “kaldırımlar” adlı şiiri gelir aklıma. Necip Fazıl kaldırımlar şiirinde neler yazmış hatırlayalım:
“Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında,
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum,
Yolumun karanlığa karışan noktasında
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum…
Kara gözler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
Bu gece yarısında iki kişi uyanık:
Biri benim, biri de uzayan kaldırımlar…”
Peki, bu uzayan kaldırımlar ALTINORDU’da kimin?

Kaldırımlarda yürüyen vatandaşın mı yoksa ürünün satabilmek veya sergileyebilmek için gereğinden fazla yer kaplayan işletme sahiplerinin mi?
Buna bir de yapılması gerek Belediyelerin hizmet üretmek için yaptığı kazılar eklenince vatandaş yürüyecek yer bulmakta zorlanıyor

Oysa birilerine hoş görünmek için vatandaşlara çektirilen çileler yarın seçimlerde,  karşılarına çıkacaktır.

Sokaklarda kaldırım işgalinin yanı sıra her geçen gün sayılarında artış gözlenen dilencilik yapan çocuklar vatandaşlara aman vermiyorlar.

Bunlara birde SMA hastası minik çocuklarımızı bahane ederek aylardan beri sokak ortalarında megafonla para toplayan bir ajansa bağlı olarak ücretli çalışarak vatandaşlara duygu sömürüsü yapanların izin belgelerinin geçerli olup olmadığının dahi denetlenmediğini görüyoruz.

Samimi söylüyorum, Ordu’da zabıta görevini ya yapmıyor ya da yaptırılmıyor ki çay ocaklarında mesai dolduruyorlar.

İşin özü: Kaldırımlar işyerlerinin 2. Dükkanı gibi olmuş…

İlginizi çekebilir

Körler Sağırlar Misali!

Körler Sağırlar Misali!

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri