Ana Sayfa Yazarlar 19.06.2022 469 Görüntüleme
Temel AŞAR

Hayat ne uzun ne kısa sadece yaşadığın gün kadardır.

Helal Olsun…

Zaman zaman sosyal medya üzerinde yapılan paylaşımlarda rastlıyordum.
Cumartesi günü bizzat şahit oldum.
Konu: Yapılan iş görüşmeleriyle ilgili.
***
Malum ülkede işsizlik had safhada…
Nitelikli eğitim almış gençler sürekli iş kovalıyor.
Eğitim aldıkları alanla ilgili şirketlere müracaatlarda bulunuyor, iş bulabilme umuduyla her biri resmen iş yerlerinin kapılarını, aşındırıyor…
***
İş başvurusu yaptıkları çoğu yerden olumlu-olumsuz bir cevap dahi alamadıkları oluyor bu gençlerin.
Hassasiyet sahibi olan çok az iş yeri olumsuz dönüşlerini dahi  nezaket ve zarafet çerçevesinde yapıyor.

Dönüşü yapılmayan ya da sonucu olumsuz olan her cevap hüsran ve hayal kırıklığı yaşatsa da, gençlerin giderek azalan iş bulma umudu ister istemez bir sonraki müracaat sonucunda gelecek güzel haberlere öteleniyor.
***
Buraya kadar anlattığımız aslında durumun içler acısı halinden ibaret.
Ancak…
Bu denli olumsuz tablonun içinde, iş müracaatlarıyla ilgili olumlu dönüşler de olmuyor değil.
Zaten yazının girişinde bahsettiğimiz konu da tam bununla ilgili.
***
İş müracaatı yapanların  cv’lerini  inceleyip, müracaat sahibini kağıt üzerinde  çalıştırmaya uygun bulan firmalar öncelikle bir mülakat, yani röportaj yapmak istiyorlar…
İşte; bizim üzerinde durmak istediğimiz mesele de burada başlıyor.
Şöyle ki: İş yerlerinin çoğu, yaptıkları görüşme sonrasında, görüşme notlarını değerlendireceklerini söyleyerek “Biz size dönüş yapacak, olumlu ve olumsuz sonucu bildireceğiz. Bizden haber bekleyin.” diyerek, müracaat sahibini yolluyorlar…

Genellikle kurumsallaşmış, ilkeleri olan, insana değer veren bir misyonu şiar edinmiş, aynı zamanda marka değerini iş ahlakı ile pekiştirmiş iş yerleri bu mülakat (röportaj)larda ne yapıyor biliyor musunuz?
Görüşme sonrasında görüşme yapılan kişiye, en kısa sürede işe alınıp alınmama kararıyla ilgili sonucun kendisine bizzat bildirileceği söyleniyor.
Ardından da, yine görüşme yapılan kişiye “Sizi buraya kadar getirmek durumunda kaldık. Buraya kadar gelme zahmetinizi karşılayamayız ama en azından yol masrafınızı karşılamak isteriz” diyerek içinde 100-200 lira bulunan bir zarfı eline tutuşturuyorlar…
Nezakete, zarafete, inceliğe ve sonuç olarak hassasiyete bakar mısınız?
***
İşte; yazının başında söylediğim gibi, zaman zaman sosyal medya üzerindeki paylaşımlarda rastladığım bu olaya geçtiğimiz günlerde bizzat şahit oldum.
Bu şahitliğim sırasında da ister istemez şu sorunun cevabını aradım;
 “Özel sektör bile iş başvurusunda bulunanlara böyle bir incelik yapma gereği duyarken,  iş bulma amacıyla sınavlara sokulan işsizlerden devlet neden sınav parası altında para alır? Özel sektör firmalarının sergilediği bu nazik tutumu koskoca devlet kendi vatandaşına neden gösteremez?”
Kendi kendime sorduğum bu sorunun aklımda beliren cevapları ise resmen içimi acıttı!

İlginizi çekebilir

Bu Hikaye

Bu Hikaye

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri