Ana Sayfa Yazarlar 25.10.2017 277 Görüntüleme
Temel AŞAR

Hayat ne uzun ne kısa sadece yaşadığın gün kadardır.

Hayat Çok Kısa Olsada Yaşamaya Değer

 

Son günlerde bir çok sevip saydığımız değer verdiğimiz dostlarımızı  zamansız kaybetmenin acısı sıcaklığını korurken  başımı ellerimin arasına alıp biraz eskilere  daldım  ve kendi kendime sahi insan yaşamı çok kısaymış demeye başladım.Ömür dediğin,  göz açıp kapayıncaya kadar gelip geçiyor. Hani insan çok rüya gördüğünü sanır ya…Oysa en uzun rüya üç saniye sürüyormuş diye mırıldanıp durdum.
Sonra klavyeleri başladım tıklamaya ve ne kadar yaşarsak yaşayalım hayat çok kısa ded,mde dedim. Belki, İçinizden buna itiraz edecek ,birçok insan var. Biraz düşünecek olursak sizce hiç haklılık payı yok mu bunda ne dersiniz? Bence var.Okul, eğitim iş hayatı derken bir de bakıyorsunuz ömür su gibi akmış,gitmiş. Hayatın bu kısalığına birçok eser sığdırmış çok insan var aramızda. Onları bu konularda ikna etmeye kimsenin gücü yetmez. Dünyanın bütün toplumlarında bu gibi insanlara rastlamak mümkündür. Onların sinerjisi, bütün tembelleri bile harekete geçirebilir.
Bazen insanın ,”İnsan ömrü 200 sene olsaydı.150 sene dünyanın sıkıntısını çek 50 sene de rahat yaşa. ” diyesi geliyor.Oysa ömür dediğin şeyi uzatmak veya kısaltmak bizim elimizde değil. Hayata mola verilmediğine göre akan zamana karşı çıkmak da mümkün değil. Yapmamız gereken şey; bir şeylerle uğraşmak suretiyle zamanı geçirmek, her anı yaşamak. Hiçbir şeyi ertelememek. Yoksa tedavülden kalkan para gibi her şeyimiz olur fakat yapacak gücümüz kalmaz.
“Diş ağrısı çekenler, dişleri sağlam olanları, fakirlik çekenler, parası bol olanları mutlu sanır.”
Parasız pulsuz mutluluk olmasa da biraz çaba gerektiriyor galiba mutluluğu yaratmak için. Henüz medeniyetle fazla tanışmamış toplumlarda insanların kendilerine ayıracak zamanları da var istekleri de… Aslında teknolojik gelişme bize mutluluk getirmesi gerekirken; teknolojiye yeteri kadar uyum sağlayamıyor muyuz ne. Okumaya,düşünmeye ,birbirimizi dinlemeye vaktimiz yok mu gerçekten ,yoksa biz mi istemiyoruz?
Bencilliğimizin, yalnızlığımızın temelinde sizce ne var? Hep benim olsun duygusu biraz da bizi çocukluğumuzun saflığına götürüyor. Bizi yorulmaz isteklere ve dinamizme götüren bu anlayış, yaşımız ilerleyince kendimize ayıracak zaman yaratamamanın gerçekliğiyle yüzleşince aklımız başımıza geliyor. Fakat tedavülden kalkan para gibi her şeyin bir işe yaramadığını fark ediyoruz.
Sonuç; hayata mola verilmiyor. Biz istesek bile…

İlginizi çekebilir

Nerede O Günler!

Nerede O Günler!

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri