Hemen hemen  her gün aynı daha evden çıkar çıkmaz başlıyor zam söylentileri…
Aracınızla bir yere gitmek istiyorsunuz, yakıta gelen zamlar geliyor aklınıza.
Dolmuşa biniyorsunuz sonra;
“Zam yapmaya hazırlanıyoruz” diyor şoför.
Dolmuştan inip, bir bayiden sigara alayım diyorsunuz;
“Daha yeni zam geldi ama başka bir zam geleceği konuşuluyor” sözleriyle karşılaşıyorsunuz.
İyiden iyiye hesap kitap yapar hale geliyorsunuz.
Kış iyice yaklaştı ama doğalgaza iki ay üst üste yüzde 15 zam.
Çocuğun okul vakti yaklaşıyor, bir bakıyorsunuz servise zam.
Kırtasiyeye zam.
Okul kıyafetlerine zam.
“Neyse şu günü atlatalım” diyerek giriyorsunuz manava;
“Domates zamlı, patlıcan, kabak her şeyin fiyatı artmış”
Moraliniz bozuluyor.
Sonra markete geçiyorsunuz bir şeyler arıyorsunuz;
Maalesef ki bütçenize uygun hiçbir şey yok!
Çünkü hiçbirinin fiyatı alacak gibi değil!
Mecburen akşam eve boynunuz bükük dönüyorsunuz.
Kiracı iseniz,ev sahibi karşılıyor sizi;
“Kiraya zam” diyor.
Ayrıca aidatlar da bu ay zamlandı  diye de çıkışıyor.
Evde bütün akşam hesap kitap derdiyle uğraşıyorsunuz.
Daha bunun bankalar kısmı var.
Borçları kapatmak için alınan kredilerin taksitleri;
Kredi kartları vs.
Kara kara düşünüyorsunuz tüm gece.
Aldığınız ücretin artacağı geliyor aklınıza ama;
Maaşınızdaki artış, sadece doğalgaza gelen zammı bile karşılamıyor.
Maalesef tüm bunları yaşıyoruz artık.
Hiçbirisi uydurulmuş, abartılmış şeyler değil maalesef.
Dahası;
Eski günlere dönmeye başladık, başlıyoruz.
“Üst gelir grubu, alt gelir gurubu diye yine ayrılmaya başladık”
Bir tarafta alabildiğince lüks yaşam devam ederken;
Orta direk hesap kitap işlerine çoktan başladı bile.
Yani sadece ekonomik anlamda değil, sosyal ve beşeri anlamda da kötüye gidiyoruz.
Hepsinin sebebi hayatımızın artık yeniden bir parçası haline gelen zamlar.
Başta da dedik;
Sabah evden çıktığınızda, eve dönene kadar bir zam furyası altında yaşıyorsunuz.
Söyleyecek bir şey yok.
Gariban ne yapsın,Allah garibanın yardımcısı olsun!