DOLAR
Alış:
Satış:
EURO
Alış:
Satış:
GBP
Alış:
Satış:
Esnaf ve Kaldırımlar…
Esnaflık geçmişte en zevkli meslek gruplarının başında gelirdi.
Sabah namazı sonrası işyerini açacaksın, dükkanının önünü toz kalkmasın diyerek sı-uladıktan sonra süpüreceksin sonra sabah kahveni veya çayını yudumlayarak ilk gelen müşteriyi güler yüzle karşılayarak ihtiyaçlarını vererek siftahını yaparak yolcu ederek diğer müşterilerini bekleyeceksin.
İlk müşteri veresiye alarak deftere yazdırsa dahi ondan memnuniyetini saklamadan yol edeceksin…
Hatta dahası..
Hafta sonun olmayacak.
Alışveriş miktarı günü gününü tutmayacak.
Bazı günler siftah bile yapmadan kepenk kapatacaksın.
Sattığının yerine yenisini koyabilmek için çaba harcayacaksın sürekli.
Vergiler, elektrik, su, sigorta. Kazandığının yarısından fazlası devlete gidecek.
Belirli aralıklarla dükkanını yenilemek gerekecek.
Aylarca kazandığın belki bir çırpıda yenilemeye harcanacak.
Ama ne yaparsın.
Ekmek teknesi işte…
***
Kolay değil tabii.
Yukarıda da söyledik ya sonuçta ekmek teknesi işte…
Esnaf olmak bu açıdan bakıldığında gerçekten zor…
Eminiz, bütün esnaflar yukarıda verdiğimiz örnek misali işyerlerine bu denli özeni gösteriyorlardır.
İşyerleri ile ilgili çeşitli telaşı yaşıyorlardır.
Ancak…
Madalyonun birde ters yönüne bakarsak, Lokantasında masasının üzeri çizildiğinde içi cız diyen esnafın, dükkanına gelen malı indirirken ya da yerde sürüklerken tahrip ettiği kaldırım için niye aynı hissi duymadığıdır…
Anlayamadığımız…
Mağazasında sattığı elbiselerin kirlenmemesi için çaba harcayan esnafın, saçma sapan ve orası burası yırtık torbalara doldurduğu çöple, insanların yürüdüğü kaldırımların kirletmesine yol açıyor olmasıdır…
***
Halbuki…
Esnafın kendi işyerine gösterdiği özenden fazlasını sokağı, mahallesi ve şehri için göstermesi gerekmez mi?
Olmuyor işte…
Hepsini aynı kefeye koymayalım ama ne yazık ki çoğu esnaf dükkanına baktığı gibi dükkanının önünden geçen kaldırıma, sokağa ve mahalleye bakmıyor işte…