Ana Sayfa Yazarlar 22.06.2021 507 Görüntüleme
Temel AŞAR

Hayat ne uzun ne kısa sadece yaşadığın gün kadardır.

ELEĞİ DUVARA ASMAK!

                 Pandemi hepimizi ayrı düşürmüş.           
Uzun zaman kendisiyle görüşememiştik.
Mahallemizin sevilen saygın  isimlerinden önceki gün

               vefat eden Savcı Ünal Demir arkadaşımın cenaze

               töreninde karşılaştığım çoktandır görmediğim

               arkadaşım emekliliği düşündüğünü söylerken.
‘Bir daha mı dünyaya geleceğiz?’diyerek ekledi.
Ömrün önemli bölümünün aşıldığı…
Hayatta yolun sonuna doğru gelindiği…
Kişinin kendine zaman ayırması gerektiğini

                vurgulayan cümle.
Çok da haksız değildi dilden düşmeyen o cümle.
Hayat gerçekten öyle hızlı akıp gidiyor ki…
Evet, konuşurken hak vermesine veriyoruz da.
Doğruluğuna inanıyoruz da.
Gerçekten bu süreçte koşturma nereye kadar?
Hayatı ne kadar yavaşlatabilir,

                bitip tükenmeyen hedeflerde ne kadar frene basabiliriz?
Nefes aldıkça kafalarda bir sürü hesaplar…
Meğer dünyada o kadar çok işimiz var ki…
Ömür yetmiyor işleri bitirmeye.
Her an yaşamı tüketme gerçeğine rağmen bu

                söylemi hayata geçirmede çaresiz kalıyoruz.   
Aslında beden her geçen gün hissettiriyor.
Eskisi gibi koşturamadığını, yaşa göre hareket

                edilmesi gerektiğini…
Zorlandığı anda ‘Hayır, bu iş buraya kadar’ diyen,

                ‘Yaşının kaç olduğunun farkında mısın?’ ikazı var ya,

                işte o hatırlatmanın gereğini çok da yapamıyor,

                irademizi yerinde kullanamıyoruz galiba.
İlerleyen yaşımızın gerektirdiği yaşam

                tarzını kabullenmekte zorlanıyoruz.
Zorlanıyoruz ne demek, bazen ölçüyü kaçırınca

                dişlileri dahi kırabiliyoruz.
Bedenin kaldıramadığı yükün altına girmeden,

                keşke yorulmadan yol alabilsek.
En azından belli bir yaştan sonra.
Ama dedik ya hep yarınlar, yarınlar, yarınlar…
Her yaşı gereği gibi yaşamaktan uzağız.
Günün zorluklarını hep bahane ederiz.
Onlara bir de özel hesaplar, istekler,

                beklentiler eklenince…
Çocuklar eğitimini tamamlamamış, mürüvvetleri

               daha görülmemişse…
Hedefin birine ulaşmadan diğerleri bizi bekliyor.
**********
Rahmetli babam söylerdi sürekli.
Bense, dinler geçer giderdim.
‘Unumu eledim eleğimi astım.’
                Söylerdi de ama hep dilde kalırdı.
Keşke her yaşın gereğini yapabilsek.
Ah babam; sen ‘Eleği Duvara Astım Desende.’
Bizimde o eleği asmaya fırsatımız olmayacak.
Gibi geliyor bana.

İlginizi çekebilir

Aynı Tas Aynı Tarak!

Aynı Tas Aynı Tarak!

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri