Ana Sayfa Yazarlar 1.04.2020 714 Görüntüleme
Temel AŞAR

Hayat ne uzun ne kısa sadece yaşadığın gün kadardır.

Dangalaklar!…

Sağlık çalışanlarına kalkan elleri kırmak gerek diyeceğim ama kırmak yetmez ki, Çünkü inanıyorum ki, bu magandaların ellerini kırmakla onlar adam olmaz. Millet olarak salgın ile topyekûn mücadele verirken hala içimizde dolaşan dangalaklar var. Gerçi dangalak sözü bu kişiler için az bile gelir. Can siper hane görevini yapan sağlıkçılarımıza İstanbul’da bir aşağılık kişi saldırmış, hangi şehirde olursa olsun fark etmez, bu saygısızlığı yapanlara fırsat verilmemeli.

Nedir bu iki ayaklı hayvanlardan çektiğimiz! İster kınayın ister kabul etmeyin söylüyorum, arkadaş sağlık çalışanlarına kim el kaldırıyorsa o eller kırılsın. Siz kimsiniz be, kendinizi ne sanıyorsunuz? İnsan bozmaları. Ekonomiden tutun, sağlığa varıncaya kadar her alanda mücadele verilirken yaratığın biri çıkacak sağlıklı kalabilmemiz için mücadele eden kahramanlara saldıracak.

Bu kişiye ibretlik bir ceza verilmeli ki, bundan sonra sağlık çalışanlarına saldırmaya kalkışanların tepesine inecek şekilde olsun da belki bu arsızlar arlanmayı öğrenirler. Çocuklarından, annesinden, babasından eşinden ayrı durmaksızın virüs belasından kurtulmamız için çalışanlara kim el ve dil uzatıyorsa ona yazıklar olsun. Şehir magandasına bakın ambulansın önünü kesecek, sağlık çalışanlarını sorguya çekecek, cevap alamayınca ambulansı yumruklayacak. Bu kişinin kimliği resmi ile ilan edilmeli. Birisi çıkıp insan hakkı, falan filandan bahsetmesin! Bu iki ayaklı magandanın kim olduğu resmi ve kimliği ile topluma açıklanmalı.

**

Dünyanın başına “çağ kapayıp, çağ açacak” derecede bir musibet musallat oldu ki!

Hani denir ya; “Sormayın gitsin!”

Ancak, sadece bu musibete takılıp kalmak da doğru değil. Belki de onun içindir; “Bir musibet bin nasihatten iyidir” diye.

 

Ben diyeyim “Cümle alem”, siz söyleyin “cemi cümlemiz”, böyle bir musibeti “hak ettik mi, etmedik mi?” sorusuna, Hacı Bektaş’ın işareti ile; “Her ne arar isen kendinde ara” dediği yerden bakarak cevap aramalıdır.

Yoksa, “ucuz adamlık yaparak”, ya da “kolaycılığa kaçarak”, suçu ve suçluyu kendi dışında aramakla bir yere varılamaz, gidilemez!

Gidilse gidilse; “Bir arpa boyu yol alınır!”

 

Onun için, takılıp kalarak kendimizi çağın hastalığı olan strese esir eylemeden, Allah’ın “insan” diye yaratıp, “akıl” ile donatıp, “kul” sayıp, kullansın diye diğer vücuda getirdiklerinden ayrıcalıklı olarak “irade” ile donattıklarından olduğumuzu iyi belleyip, ona göre hareket etmeliyiz. Gerekeni, yani cüzi irade ile üzerimize düşeni yaptıktan sonra, külli irade sahibinin kararına biat etmeliyiz. Tedbir ve tevekkül ikileminde… Onun için, bu pazar, kıssalardan düşünüp dersler çıkarırken, eğlenerek de hisse alalım!

İlginizi çekebilir

Sahi; Size Ne!

Sahi; Size Ne!

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri