31 Mart seçimlerine 28 gün kaldı yani dananın kuyruğunun kopacağı güne…Şimdi diyecekseniz ki dananın kuyruğu kopsa ne olur kopmasa ne olur biz cebimize bakıyoruz derdimiz seçim değil geçim…

İşte ben burada dururum ve kısada olsa seçim öncesi Cumhur ve Millet ittifakının seçim sürecindeki Başkan ve meclis üyelerindeki tartışılan isimlerin vatandaşların hayli tepkisini çektiğini yazarım..

Eğer sizde bana sistem bu derseniz bende size, o halde bizim sorunumuz sistemsel derim ve tuşlara basmaya devam ederim.

Sistemde önemli olan “İlk düğmenin nasıl iliklendiğiyle de ilgili…” derseniz bende size

Nasıl başlarsak öyle gidiyor, derim…

***

Başkan adaylarını eğrisiyle doğrusuyla bir kenara  koyalım ve sokakta konuşulduğu gibi Meclis üyeliğine aday olanları ele alalım.

İşte meclis üyeleri listeleri…

Kim, neden, nasıl, niçin o listeye yazıldı…

O listeden meclise girecekler bu kentteki hangi konuya vakıf…

Hangi konunun uzmanı…

Üstelik onları listeye koyan kim?

Ve listeye konulanların o ilçenin mi, yoksa kendilerini listeye koyanların mı meclis üyesi olacak?

Şimdi böylesi bir durumda sistem arayabilir misiniz?

Mümkün değil…

Tek bir amaç var kazanmak!

Neye mal olursa olsun kazanmak!

Neyi?

Koltuğu ve belediyeyi…

Peki, bu kazanma hırsının ardında ne var?

‘Hizmet’ ve ‘rıza’ için bunca zahmete ve külfete girilir mi?

***

Bu ülkede yapılan seçimlerin hepsinin sistemsel sorunu var…

Mantıksal hataları…

Zihinsel açmazları…

Etiksel çarpıklıkları…

Düşünsel anlamsızlıkları…

Tüm bunları düzeltmeden…

Adaylar üzerinde spekülasyonlarla seçim yürütülüyor…

Hiç kimseye, hiç bir faydası olmaksızın…

***

Sistem aynı oldukça…

Kimi seçersen seç, sorun aynı!

5 yıl sonra da…

10 yıl sonra da…

Sistemi değiştirebilir miyiz?

O da mümkün değil…