Ana Sayfa Yazarlar 8.04.2024 546 Görüntüleme
Temel AŞAR

Hayat ne uzun ne kısa sadece yaşadığın gün kadardır.

Çocukluğumuza Seyahat….

On bir ayın sultanı olan Ramazan ayını göz açıp kapayınca kadar uğurlamaya hazırlandığımız günlere erişerek Mübarek Ramazan Bayramı hazırlığına başladık.

Öncelikle siz değerli Ordulu gönül dostlarımın ile yüreğinde ATATÜRK ve Cumhuriyet Sevgisini çoğaltan okuyucularımın bayramını en içten dileklerimle kutluyor, tüm dünyada şeker tadında günlerin başlamasına vesile olmasını diliyorum.

Bugün sizlerle geçmişimize kısa bir yolculuk yaparak çocukluğumuzun Bayram günlerine dönerek o günleri hatırlamak istedim.

Bayramların bizim gelenek ve göreneklerimizde çok ayrı ve önemli bir yeri var.

Artık günümüzde o bayram ruhunu anılarımızdaki gibi yaşayamasak da

yazımı okurken sizler de anılarınıza, çocukluğunuza bir seyahat edin.

Bakalım geçmiş bayramlardan zihinlerinizde neler kalmış.

Evet, bayram denince hepimiz çocukluğumuza gideriz… Ve her bayram sabahı, neredeyse her evde istinasız eski bayramlar konuşulur, anılara, geçmişe yolculuk edilir.

Bizler geleneklerine bağlı yaşamayı severiz ancak günün şartlarında tüm geleneklerimizi hakkıyla yerine getiremediğimiz gerçeğini unutmuyoruz.

Aile büyüklerini ziyaret etmek, kocaman masaların etrafında toplanıp yemekler yemek ne yazık ki artık eskisi kadar mümkün olmuyor.

Anılarımızda yer alan bayramları bugün var etmek, yaşamak çok zor olsa da olabildiği kadar bayramlarımızı kutlamak, çocuklarımıza aktarmak, gelecek nesillerin gelenek ve göreneklerimizi bilmesi açısından şahsen ben çok önemsiyorum.

Pandem günlerinin yaşattığı sıkıntılar ve almamız gerektiği tedbirler nedeniyle birbirimize sarılamamak uzaktan sevmek tokalaşmamak el öpmemek geleneğimizi kaybetmeye yüz tuttuğumuz günleri geride bırakarak bu bayramı başka bir heyecanla karşılamaya ne dersiniz .

Sevgili okurlarım bilindiği gibi kimimiz için de bayramlar tatil oluyor, çünkü bazılarımızın dinlenmek, ara vermek için başka zamanı olmayabiliyor.

Şehir hayatının koşturması, aralıksız uzun çalışma temposu bayramları tatile döndürüyor.

Bu noktada da kimseyi eleştirmemeliyiz. Hayat da çok stresli…

Elbette tatil, dinlenmek hepimizin hakkı; aile büyüklerimiz ise bizim baş tacımız, bizi var eden, emekleriyle büyüten, var olma sebeplerimiz, eğer bayramda gidemeyecekseniz bile öncesinde gönüllerini alın, ellerini öpüp dualarını alın.

Son yıllarda yaşadığımız sıkıntılar hepimizi yalnızlaştırdı, çok sayıda sevdiğimizi kaybettik.

Çocuklarımıza bayramlarımızı anlatalım…

Şimdi artık her gün neredeyse yeni kıyafetler alıp giyebiliyoruz, oysa eskiden bayramlar yeni kıyafet ve ayakkabı alınıp, giyilen zamanlardı. Dolayısıyla o zamanlarda kıyafetler de ayakkabılar da çok kıymetliydi.

Gece baş ucuna konulan kıyafetler bayram sabahı giyilir, aile büyüklerin elleri öpülerek bayram kutlamaları başlardı.

Bayram kahvaltıları, sofraları bir ay boyunca tutulan oruçtan sonra tüm ailenin bir araya geldiği özel anlardı.

Bakıyoruz şimdi her geçen gün azalmaya yüz tutsa da ailenin sürdürülebilirliği özel günlerde bir arada geçirilen zamanları çocuklarımıza gelenek göreneklerimizi sadece anlatarak değil yaşatarak aktarmaya çalışmalıyız.

Çocuklarınıza, bayramlaşmaya gelen çocuklara mendil, lokum, harçlık ya da minik hediyeler hazırlayarak bayram ruhunu yaşatma duyguları ile bu bayramda da dünyamıza tüm insanlığa sağlık, mutluluk ve barış diliyorum.

İlginizi çekebilir

Ordan Burdan

Ordan Burdan

Tasarım | Fega Bilişim Teknolojileri