Fındık dünyada %70 ini bizim ürettiğimiz, tekel olduğumuz bir tarım ürünüdür. Ülkemizde de 400 bin aile, 7 milyon kişinin ekmek kapısıdır. Tarım ürünleri ihracatımızda birinci sırada olup, %10 unu oluşturmaktadır.
Ülkemiz hamallığı yapıp fındıktan sadece 2 milyar dolar kazanırken bir İtalyan firması aynı fındık üzerinden 15-20 milyar dolar kazanmaktadır. Fındık fiyatı da yıllar içerisinde sürekli eriyerek üretici aleyhine gerilemektedir.
Bütün bu işler neden üreticimiz ve ülkemiz aleyhine işliyor. Fiskobirlik’in devre dışına çıkarılması, Oltan Gıdanın borca batırılıp, İtalyan firmasına satılıp bu firmaya ihracat yetkisi verilmesi dönüm noktasıdır. Burada Oltan Gıda’nın satışı sarı öküzün verilmesidir.
Bu İtalyan firması fındık sektörünün her alanında üretici aleyhine fiyat oluşturmada ve ülkede tekel olma noktasında faaliyetlerde bulunmaktadır.
Bu İtalyan firma;
– İhracatçı birlikleri, ürün borsaları, kabuklu kuruyemiş sektörünün uluslararası yönetiminde var.
– Şu ana kadar 40bin üretici ile sözleşme yaptı. Tarlada var.
– Çikolata sanayiinde zaten var.
– Şimdi de kırma sektörüne, natürel fındığa, tüccarlığa, vagonculuğa girerek fındık sektörünün tüm aşamalarını ele geçirmiş olacak.
Yine bu firma fındık fiyatını kendine göre belirlemek için, yerli işbirlikçilerini de kullanarak;
- Her sezon öncesi rekolte oyunları yapıyor. Rekolteyi olduğundan yüksek göstererek fındık fiyatını düşük oluşturmaya çalışıyor.
- El altından iç ve dış piyasaya, iş birliği yaptığı firmalar aracılığıyla düşük fiyattan fındık veriyor. Geçen yıl Avrupa’ya 300 ton fındık sürerek talebin önünü kestiği gibi.
- Türk fındığında ilaç olduğunu iddia ederek, kalitesiyle ilgili manipülasyon yapıyor.
- 11 milimin üzerindeki fındıkları kullanıyor, 11 milimin altındaki fındıkları Avrupa’daki sanayiciye veriyor, bizim yerli sanayicimize vermiyor. Çünkü yerli sanayiyi bitirmek istiyor.
- Bir yandan kamuoyu aracılığıyla piyasayı tehdit ediyor, parmak sallayıp terbiye etmeye kalkıyor.
Bu İtalyan firması fındığı başka yerde yetiştirmek adına Gürcistan’da fındık dikti, Balkanlar’da dikti, Şili’de dikti, Arjantin’de dikti, olmadı, şimdi de fındığın ana vatanı toprağımıza göz dikti. Tarlada 40 bin üreticiyle anlaşma yaptı. Eğer bu üretici sayısını 120 bine çıkarırsa zaten kimseye ihtiyacı kalmayacak, manavlara, borsaya, Ziraat Odalarına da ihtiyaç kalmayacak.
Şu anda ülkemizin 70 bin hektar yani diğer bir deyişle 700 MİLYON METREKARE VATAN TOPRAĞI İŞGAL ALTINDADIR. Bu firma bu işi burada tek başına yapmıyor, kendine yandaş iş birlikçileri var. Fındığı piyasaya bunlar eliyle veriyor. İhracatçı birliklerinde bunlar eliyle güç odağı haline geliyor.
Hâl böyleyken geçtiğimiz günlerde İtalyan firmasından yetkili, Cumhurbaşkanlığının ilgili birimine gittikten sonra Cumhurbaşkanlığından bir yetkili ” ismi bende var- Ordu’ya geliyor, Ordu’da bu firma adına 60 dönüm arazi arıyor. Günlük 500 ton kapasiteli robotik kırma ve stratejik depolama tesisi kurmaya hazırlanıyor. Bu şekilde bu firma sadece kendi çikolata sanayiinde kullanacağı fındığı değil, tüm Karadeniz’in fındığını kırıp, natürel kuruyemişlik fındığın da tekeli haline gelecek. Hatta diğer sanayiciye de fındık tedarikçisi haline gelecek.
Bu tesiste istihdam olmayacak. Belki en fazla 100 tane teknisyen çalışacak ama Ordu’da bu kırma sanayisinde çalışan 7.500 işçi ve 3 bin de manavlarda 10 binin üzerinde -sadece Ordu’da- insan işsiz kalacak. Tüm bölgeyi göz önüne aldığımızda Karadeniz’de ot bitmeyecek.
Yabancı yatırım bir ülkeye ancak orada o sektörde eksiklik varsa girmelidir ama yabancı yatırım gelip o ülkedeki yerli sanayiyi bitirmek için girmemelidir. Tütün böyle oldu. Şeker böyle oldu. Fındık da böyle olmasın.
Güya fındık serbest piyasada. Serbest piyasa falan yok, piyasa serbestliği var. Kural yok, denetim yok.
Bütün bunlar olurken Rekabet Kurulu ne iş yapıyor? Rekabet Kuruluna daha önce defalarca başvurduk fakat bir ses çıkmadı. Rekabet kurulu derhal Karadeniz’e gelip bu rezalete son vermelidir. İnsanları dinlemelidir. Ya da derhâl enerji piyasasındaki EPDK gibi, bankadaki BDDK gibi, FPDK, fındık piyasası denetleme kurulu acilen kurulmalıdır. Bu piyasadaki Ferrero terörüne son verilmelidir. Devlet kurumları ve devlet kurumlarının görevlileri de bu yabancı firmaya ayakçılık yapmaktan vazgeçmelidir.
Sayın Erdoğan kılavuzlarını doğru seçmelidir. Karadeniz’de yerin altını Cengiz’e, yerin üstünü de Zapsu’ya soruyor. Bu nedenle Artvin’e Cengiz’le, Giresun ve Ordu’ya da Zapsu’yla geliyor. 2000’li yıllarda AKP’nin kuruluş sürecinde ABD ziyaretlerindeki temasları Zapsu sağlamıştı. Rockefeller’ın kurumları, Washington Maryland’deki malikanedeki görüşme, Karanlıklar Prensi Richard Pearl, çizmeli adam’ Biz bunları biliyoruz. Sizin Zapsu’ya bir diyetiniz olabilir ama bu milletin yok. Zapsu’ya yıllardır ödeye ödeye bitiremediğiniz diyetinizi bu millete daha fazla ödetmeye kalkmayın.
Gelelim bugüne
Bu yıl 15 Aralık itibariyle, 152bin 333 ton fındık ihracatı ile ülkemize 985 milyon 140 bin Dolar gelir elde edildi. Geçen sene aynı dönem, 102 bin 932 yon fındık ihracatı ile 567 milyon 112 bin Dolar gelir elde edilmişti. Geçen yıla göre %48 artış var.
Yılsonu öngörülen ihracat miktarı yaklaşık 320 bin ton iç fındık çeklindedir. Bu da 640 bin ton kabuklu fındığa tekabül eder. İç piyasada tüketilen 140 bin tonu da eklersek toplam 780 bin ton fındığa tekabül eder. Bu da geçen yılki üretimin tamamı demektir.
Yani bu yılki fındıkların stok kalması beklenmemektedir.
Bu beklentiyle önümüzdeki yıl piyasada fındık talebi yüksek olacağı için fiyata olumlu yansıyacaktır.
Ancak burada dikkat!.. TMO, şu anda elinde bulunan 80 bin tonu ağırlıklı olarak bu İtalyan firmasına verirse, o da bilindik tavrıyla bunu piyasada fındık fiyatını düşürmek için el altından piyasaya sürerse bu talebin önünün kesecektir. Bu nedenle TMO’nun takipçisi olacağız.
Bu İtalyan firmasının talebi üzerine Ordu’ya gelerek arazi bakan Cumhurbaşkanlığı yetkilisi, görüştüğü kişilerden itiraz görmesi üzerine, “Ordu olmazsa, Giresun var Samsun var” şeklinde bu girişim için başka yer arayışlarında bulunacaklarına dair sözler söylemiştir.
Giresun da burada Samsun da burada Trabzon da burada”Tüm Karadeniz burada. Biz Cumhuriyet Halk Partililer olarak üreticimiz, sanayicimiz ve halkımızla birlikte bu işe topyekün karşı çıkıyoruz. Karadeniz’de de Türkiye’de de bu işe geçit yok.
Türk tarımını, Türk sanayiini bitirmeye kimse yeltenmesin. Bedeli herkes için, hükümet için de, ağır olur. Biz yabancı yatırımcıya karşı değiliz. Gel çikolatayı burada yap. Ya da gel, kapasite düşürüp bölge dışına taşınacağı söylenen Sagra ve benzer kuruluşları al, kapasite arttır, istihdam yarat, bölgeye de ülkeye de katkın olsun.
Yok, öyle değil kolaydan para kazanmaya, tekel olmaya, var olan yerli sanayiyi bitirmeye, insanları işsizliğe açlığa mahkûm etmeye geliyorsan, yok kardeşim, uzak dur.
Bizim oralarda bir laf vardır: “Fındığa bulaşan siyasetçi kaybeder” diye.
Belki bu yüzden bazen görmezden gelen, yandan dolananlar olmuştur. Bizler öyle değiliz. Çünkü fındık söz konusu olunca, bizler siyasetçi değil birer çiftçiyiz. Fındık bizim kaderimiz. Fındık bizim alın terimiz. Fındık sadece bizim değil, Türk tarımının, Türkiye’nin namusudur.