Sahi ne hale geldik!

Resmen dalga  geçiyorlar…

Yazıklar olsun diyerek bugünkü köşemi bir büyüğümün gönderdiği yazıya ayırlaım…

Takvim Gazetesi, açlık sınırının altında yaşayan milyonlarca insanla dalga geçer gibi “markete aç gitmeyin. Büyük market arabası almayın. Ürünlerin kokularının sizi cezp etmesine izin vermeyin” diye manşet atıyor.
***
TRT’de, çöpe atılmış ürünlerin arasında özelliği bozulmamış ürünlerin nasıl belirleneceğini ve bu çöpten alınan ürünlerin nasıl yenilebileceğini anlatan videolar yayınlıyor.
***
AK Parti Genel başkan yardımcısı, “Bizi bitirdiniz” diye yakınan çiftçiye “Ama sen de cebinde 3 bin liralık telefon taşıyorsun” diyor.
***
Dekan olduğu dönemde oğlunu usulsüz işe aldığı için yargılanan bir isim Rektör yapılıyor.
***
68 Rektörün uluslar arası yayını, 71’inin de atfının olmadığı bir ülkede, 140 Rektörden daha fazla yayını ve atıfı olan Boğaziçi’nin en değerli hocasına denilmedik laf bırakılmıyor.
***
İmam vaazı sırasında Boğaziçili öğrencilere terörist diyor.
***
İktidara yakın gazetelerde, “Az yemek ömrü uzatıyor” haberleri yapılıyor.
***
Ne diyelim?
Almancada harika bir kelime varmış;
“Frendschamen”
Bir başkasının hal, tavır ve davranışlarından ötürü utanç duymak anlamı taşıyormuş…
Bana göre acilen Türkçeleşmeli bu!
Zira…
Şu günlerde bu kelimeyi kullanacağımız o kadar örnekle karşılaşıyoruz ki !