DOLAR
Alış:
Satış:
EURO
Alış:
Satış:
GBP
Alış:
Satış:
Bu Yazıya Başlığı Siz Koyun!
Fakiri kuru inat, Zengini hayırsız evlat, Memuru süslü avrat batırır” diye bilindik bir söz var ya hani…
Aslında bu tarife “Partiyi de kişisel menfaat batırır” sözünün mutlaka eklenmesi lazım.
Zira…
Nasıl ki fakir kuru inadı yüzünden, zengin hayırsız evladı nedeniyle ve memur da savurgan hanımı sayesinde batıp gidiyorsa, partiler de, içindeki kişisel menfaatlerin ön plana çıkması nedeniyle bir türlü adam olmuyor.
-“Küçük olsun ama benim olsun” düşüncesi, kişisel menfaatin en somut örneği.
-“Ben varsam parti var. Ben yoksam parti olmasa da olur” anlayışı bu gün için siyasetle uğraşan birçok insanın hala benimsediği ve bizzat uyguladığı bir anlayış.
Partiler içinde siyaset yapan çoğu insan (buna karar verici pozisyonunda olanlar da dahil) seçimin partisi tarafından kazanılıp kaybedilmesiyle pek ilgilenmiyor.
Tek ilgilendikleri “Ben aday olacak mıyım? Ben bir yerlere seçilecek miyim?” den ibaret.
İşi bu noktadan alıp daha da ileriye götüren ve “Eğer ben aday olmuyorsam, o da olmasın, parti de kazanmasın” gibi bir düşünceyi sahiplenenler var.
Hadi bunlar böyle…
Siyaseti sadece kendileri için, kendilerinin bir yerlere gelmesi adına yapıyorlar.
Bir de, siyaseti parti için değil de, birilerinin bir yerlere gelmesi için yapanlar var.
Partinin başarısı ve başarısızlığı umurlarında bile değil.
Tek dertleri, temelinde yine kişisel bir menfaati beklentisiyle, birilerini bir yerlere taşıma gayretinden başka bir şey değil.
“İstemediğim aday başkan seçilecekse, istediğim aday seçimi kaybetsin daha iyi” gibi son derece bencil ve mantıksız bir düşünce ile hareket ediyorlar.
Sonuç olarak:
Siyaseti kişisel menfaati için yapanlar, “Nasıl iktidar oluruz?” diye düşünme yerine “Nasıl koltuk sahibi olurum?” dedikleri müddetçe ne partilerini bir yerlere taşıyabiliyorlar ne de kendilerini.
Şimdi kalkıp “İyi güzel söylüyorsun da. Bu gün partiler genel başkanların babalarının malı gibi. Onlar ne derse o oluyor. Zaten oyu da onlar alıyor. Bu senin söylediğin bu günkü siyasete pek uymuyor” denilebilir.
Bunu söyleyen haklıdır da…
Bizim asıl söylemek istediğimiz de bu zaten…
Bugün gerçek anlamda particilik düşüncesinin olmamasının nedeni de bu…
Çoğu siyasetle uğraşan insan “Genel başkan kendini düşünüp, partiyi kendi malıymış gibi yönetiyor ve bunu da sırf koltuğunu kaybetmeme uğruna yapıyorsa, ben niye kendimi düşünmeyeyim?” diyor…
İşte, kendilerine böyle bir haklılık payı çıkarttıkları için de bu ülkede siyaset partiler çerçevesinde değil, partileri basamak olarak kullanıp, kendilerine çalışan kişiler arasına sıkışıp kalıyor.